Değil Anka kuşu, sen anca Hera’nın bülbülü olursun! Hera’nın adaletsizliğini şakıyan bir sunucudan bahsediyoruz. Yazımıza hoş geldiniz.

Hera’nın Bülbülü kimdir?

Yazımız hakkında genel bir bilgi verelim. Bu yazıda bahsedilen olayların tamamı Ekim – Kasım 2023 tarihleri arasında yaşamış bir rol sunucusu hakkındadır. Bu sunucu tekrar açılınca, olaylar da tekrar açıldı. Bu olaylar belki günümüze hitap etmiyor, belki günümüzde rol aleminin sahip olduğu sorunların yanında lüks kalıyor. Ama ben yine de kendimi tutamadım ve yazdım. Rol alemine, emek veren insanlara geçmişte yapılmış olan bu haksızlığa herkes adına cevap vermek istedim.

Yazının ismini ise, iki gazetecinin tartışmasındaki bir sözden buldum. Bir gazeteci diğerine, “Ahmet’in bülbülü” diyordu yani “Sen Ahmet’e çalışıyorsun, Ahmet ne derse sen onu yaparsın” anlamında bunu söylüyordu. Ben de burada, kendine Anka ismini takmış olan sunucunun Anka kuşuna hiç yaraşmadığını ve ancak bir bülbül olabileceğini, hem de Hera’nın bülbülü olduğunu düşünüyorum. Anka, Hera’nın adaletsizliğini, Hera’nın haksızlığını şakıyan bir bülbüldür. Daha fazlası olamaz. İnsanlara yıllardır haksızlık yapan, adaletsizliğin merkezi haline dönmüş Hera’nın yaptıklarını farklı tondan şakıyan bir bülbülü anlattık.

Yazı genel olarak, şu anda Anka’nın yönetiminde bulunan Emir Bey’in, benim 25 Ağustos tarihli canlı yayında söylediklerime cevabına cevap niteliğindedir. Bizim görüşümüzü nizami bir şekilde, bir bütün olarak okumak ve değerlendirmek istiyorsanız “TCRP’nin Anka Duyurusu – 26 Kasım 2023” tarihli duyuru metnini okumanız yararlı olabilir.

Nankörlüğün Destanı

Bu yazı uzun olduğu için ben de yazmaktan bıktım. Bu parça daha uzun da yazılabilirdi. Ama özet geçmezsem, daha da uzayacak ve bu cevap günler sonra bile verilemeyebilir. O yüzden özetle birkaç madde üzerinde durayım:

1 – Biz Haziran 2023 sonunda TCRP’yi kurmayı düşündüğümüz zamanlarda, yol arkadaşım Berkay ile konuşurken, sunucu kurmamızın birinci seçenek olmaması gerektiğini söylemiştim. Hatta Kemal Çakıroğlu ile Can Sarsılmaz “Anka” adında bir sunucu açıyor, orayı destekleyelim demiştim. Bu iki kişiye o dönemler o kadar fazla güveniyordum. Zaten benim için amaç hiçbir zaman sunucu açıp insanlara yöneticilik yetkimizi kötüye kullanıp egomuzu tatmin etmek olmadı. Yine de ben orayı desteklemeyi çok istiyordum.

2 – Ağustos 2023 geldi ve sunucumuza isim koymamız gerektiğini düşündük. Anka ismini çok beğendik, sevdik ve koyacaktık da. Ancak yönetimde bu isim istenmesine rağmen ben “etik olmaz, Anka sunucusu açılacak” dedim ve bilerek Anka ismini almadık. Bunu kaç sunucu yapar?

3 – Eylül 2023 itibariyle gerek yönetici eksikliği gerek yetkili eksikliği gerek de üye eksikliği nedeniyle sunucumuzu, TCRP’yi devam ettiremedik. Ama yine de Hera’ya karşı verilen adalet mücadelesinin sürmesi için elimizden geleni yaptık ve Anka’nın kuruluşunu hızlandırıp sonuna kadar destekledik. Duyurularımızda Anka’yı defalarca duyurduk. Aktif olan her üyeyi getirdik ve rol yapmasını sağladık. Hepsini karşılıksız yaptık. Bu da benim aptallığım.

Daha birçok fedakarlık yaptık ama en önemlileri bunlardı. Biz kendi sunucumuz gibi baktık. Ne sahiplik derdimiz oldu ne yöneticilik derdimiz. Amacımız, insanlar için iyi bir rol ortamıydı. Adaletin sağlandığı bir ortamdı. Sonrasında bizim bütün emeklerimizi silip sunucuyu kapattılar ve insanların 4-5 ay boyunca Hera denen haksızlık yuvasına mahkum kalmasını sağladılar.

Birazcık bile hakkım varsa, helal etmiyorum. Sorunları bu yazıda detaylıca inceledik ama yine de özet olarak şunu diyelim: Ben insanların iyiliği için elimden gelen her şeyi yaptım ama bunlar beni de emek veren herkesi de bitirmek için, içimizdeki hevesi öldürmek için her şeyi yaptılar. Hakkımız helal değildir.

Konuyla İlgili Önemli Metinler

Anka’nın Kapanma Duyurusu (21 Kasım 2023)

ANKA ROLEPLAY

Türkiye konseptli bir rol sunucusu olan Anka Roleplay sunucumuzun Kurucular Kurulu, 21 Kasım 2023 günü saat 17.00 sularında toplanmıştır. Toplantı gündemi baştan sonra bazı üyeler tarafından öne sürülen istekler üzerine kurulmuştur.

Halihazırda yetkili ekibinin revize edilmesi söz konusu iken özellikle üyelerin kayıt edilmesi, rol sistemlerini delmesi ve genel olarak yetkililerin sistemleri uygulamaktan geri durması sonucunda ANKA ROLEPLAY TÜM YETKİLİLERİ ile ilişkisini kesmiştir.

Son tabloda ANKA ROLEPLAY’in üyeleri tarafından da anlaşılmadığı teyit edilmiştir. Sunucunun bir yönetimi olduğu gözden çıkarılmış ve çocukça davranışlar sergilenmiştir. “ANKA ROLEPLAY herkesin sunucusu değildir.” diye çok kez ifade edilmiştir. Buna rağmen sunucu politikalarını uygulamaktan ziyade yıkmak üzere çalışan arkadaşlara gelecek yaşantılarında başarılar dileriz.

ANKA ROLEPLAY, herkesin sunucusu değildir. Anka Roleplay, kendi sistem ve kimliği üzerinde rol yapmayı arzulayanların sunucusudur. Anka Roleplay’e tavsiye üzerine davet edilen birçok arkadaşımız ile yollarımızı onlara olan ianncımızı yitirdiğimiz için ayırıyoruz. Sözde adil ve adaleti yalnız kendilerinden yana olan arkadaşlara yaşantılarında başarılar diliyoruz. Zira emek emek diyerek kurguladıkları cümleler ile geride bıraktığımız aylarda verilen emekleri çöpe atmayı tercih etmişlerdir.

ANKA ROLEPLAY ekibi olarak bu kararın alınması yönünde bir senaryoyu ortaya koyan hiç kimseyle yan yana gelmemekten yana karar almış bulunuyoruz.

Sunucunun ilk günlerinden bu yana sunucu kimliğine saldırıda bulunulmak suretiyle getirilen önerilere zaman zaman samimi bulduğumuz için sıcak davrandık. Son günlerdeki tabloda ise ileri sürülen kamuoyuna açık ya da kapalı tüm arzuların ANKA ROLEPLAY’in başkalaşması ve başkalarına benzemesini esas aldığı gün yüzüne çıkmıştır.

Sunucu kurmayı kamu hizmeti vermek ya da hayır işi yapmak sananlara ise yalnızca üzülüyoruz.

Bugüne kadar kimseye kal demedik, demeyeceğiz. Zira kimse burada bulunmak zournda da değil.

ANKA ROLEPLAY EKİBİ OLARAK BİZİ BU KARARI ALMAYA İTEN HİÇ KİMSEDEN HELALLİK BEKLEMİYOR, BİZLERİN DE HAKLARINI HELAL ETMEYECEKLERİNİ PEŞİNEN BEYAN EDİYORUZ.

ANKA ROLEPLAY SUNUCUSU 21 KASIM İTİBARİYLE SUNUCU İÇİ VE DIŞINDAKİ VARLIĞINI İLERİ BİR TARİHE KADAR DURDURMUŞTUR.

TCRP’nin Anka Duyurusu (26 Kasım 2023)

21 Kasım 2023 tarihinde, hepimizin sunucusu olan Anka RP’nin iki kişinin tek kararıyla kapatılmasının, emeklerimizin hiçe sayılmasının ardından bir süre boyunca bir yazı hazırladım. TCRP Yönetimi olarak, Anka’nın kapanması ile ilgili 26 Kasım 2023 tarihinde yaptığımız açıklama aşağıdaki gibidir. Bu açıklama, bizim olaylar hakkında yapabileceğimiz en güzel özettir.

ANKA’YA NE OLDU?

Sevgili yol arkadaşlarım, bildiğiniz gibi sunucumuzdaki çeşitli reformları gerçekleştirene kadar Anka TCRP’yi destekledik. Bu süreçte ”kendi sunucumuz” ve ”başkasının sunucusu” algılarını yıkmaya ve yerine ”herkesin adalet mücadelesi” anlayışını getirmeye çalıştık. Bu yolda en büyük fedakarlığı yaparak kendi sunucumuzun kitlesini Anka TCRP’ye aktardık.

Belki bu kararı yönetim ekibimizle olsak onlar beni bu hatayı yapmaktan alıkoyardı ama ben büyük bir sorumluluk altına girdim ve bu kararı aldım. Kendi sunucumuz ve başkasının sunucu kavramlarını zihinlerimizden silmek ve hepimizin kişiler üzerinde değil ilkeler üzerinde anlaşabildiğimiz bir ortam kurmayı her şeyden çok istedim. Bu yolda en büyük fedakarlığı ise, bütün emeklerimizi bir kenara koyup Anka TCRP’yi destekleyerek yaptık.

Adaletli bir ortama inandık, insanların haksız yere yasaklandığı bir ortam olmaktan öteye geçemedi. Kaliteli bir role inandık, rolün kalitesinin düşmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Farklı düşüncelere önem veren bir yönetim anlayışına inandık, düşünmeye düşman bir ortam yarattılar. Biz, iyi bir ortam için elimizden gelen her şeyi yaptık.

Sadece kitlemizi ve düşüncelerimizi değil, inancımızı da Anka’ya verdik. Rol alemini alternatifsiz bırakmanın bizde yarattığı vicdan azabını biraz olsun bile azaltabilmek için Anka’ya güvendik. Sunucular arasında herhangi bir anlaşma olmadı. Şunu da belirtmek isterim ki yazın sunucumuzun ismini Anka koymayı düşünmüştük. Ama bu ismi daha önceden Kemal Beyler kullanacak diye kullanılmasına çok şiddetle karşı çıktım ve sunucumuzun bu ismi kullanmasına engel oldum.

Sunucumuz için güzel bir anlamı olan bir ismi, açılması bile kesin olmayan bir sunucunun yöneticilerine duyduğum etik bağlardan ötürü, seçmedik. Çünkü bizim için kendi çıkarlarımızdan önemli olan bir şey vardı: İlkelerimiz, değerlerimiz vardı. Biz, yöneticilerimizin ısrarıyla aktifliği önemsemiş olsak da ilkelerimizi asla geriye koymadık. Bizi biz yapan karakterimizdir, bizden aktifliğimiz alınabilir ama karakterimiz biz istemediğimiz sürece elimizden alınamaz.

Birçok arkadaşım dedi ki neden onlar bizim sunucuya gelmiyor? Çünkü onlar hala daha ”kendi sunucumuz” – ”başkasının sunucusu” ayrımını yapacak kadar bencil bir anlayışa sahiptiler. Çünkü bizim bu fedakarlığı yaparak onlardan farklı olduğumuzu hiç olmazsa kendimize göstermemiz gerekiyordu. Çünkü yol arkadaşlarım, fedakarlık olmadan hiçbir başarı elde edilemez. Ben de kan kusup kızılcık şerbeti içtim dedim. Ama kustuğum kandı, kızılcık şerbeti değildi.

Anka’nın ortak akılla yönetildiği imajı çizildi ama bu doğru değildi. Kemal Bey ne istiyorsa o oldu. Farklı düşüncelere her zaman bir bahaneler bulundu ve farklı düşüncelere karşı çıkıldı. Kimi zaman ”bu konu tartışmaya kapalıdır” dendi, kimi zaman da ”bu sunucunun sahibi ne isterse o olur” dendi. Ben hayatım boyunca keyfiliğe karşı adalet mücadelesi vermiş bir insan olarak bu yapıya olan gönül bağımı zaman içinde kaybettim. Yönetimin içinde bulunduğum süre zarfında doğru olduğuna inandığım değerleri savundum ve insanların haklarını korumak için elimden geleni yaptım. Ancak yine de sonuca engel olamadım.

Anka’da ilk günlerde Türkiye’deki siyasetçilerin tipleme olarak kullanılması yasaktı. Bu anlamsız yasağa yoğun bir şekilde karşı çıkmama rağmen neredeyse oybirliğiyle bu yasağın sürmesine karar verdiler. Yabancı siyasetçi tiplemeleri ile rol yapmak isteyen yöneticiler ne yazık ki her oyuncunun sahip olması gereken bu özgürlüğü onlara vermediler. Kendi ”doğrularını” bütün sunucuya ısrarla dayattılar. Yoğun ısrarlarımız sonucunda bu yasak bir şekilde kalktı ve insanlar özgürce rol yapmaya başladılar.

Yabancı siyasetçi tiplemeleri ile rol yapan iki yönetici, kendi yaşam tarzlarını bütün sunucu üyelerine dayatmaya cüret etti. Şunu belirtmeliyim ki kimse, hangi sıfatla olursa olsun, bir başkasının yaşam tarzına müdahale edemez. Kimse bir başkasına kendi yaşam tarzını dayatmaya çalışamaz.

Anka’da ne yazık ki bakanlıklar için ayrı kanallar da açılmadı. Bu normalde oldukça basit bir konu yani açılır veya açılmaz. Bir sunucuda birkaç kanal açmak nedir ki? Ancak biz bakanlık kanallarının açılmasını istedikten sonra yönetim bu konuda bir sürü kişiden yoğun talep gelmesine rağmen bunu reddetti. Tek kanalın daha düzgün olduğunu savundular ve sonunda 20 kişiden daha fazla kişinin istediği ve 2 yönetici hariç kimsenin karşı çıkmadığı bu teklifi ısrarla reddettiler. Bunun sebebi olarak ise ”yönetimin otoritesinin tanınmaması” gösterildi.

Bu kadar basit bir kanal açma olayı bile, bu kadar basit bir istek bile yönetim otoritesine saldırı olarak gösterildi. Herkes ifade özgürlüğüne sahipken ve protesto insanın en temel haklarından biriyken bu, yönetim otoritesine saldırı olarak yansıtıldı. Arkadaşlarım, şunu bilmenizi isterim ki, insanların düşüncelerini özgürce ifade edemediği bir topluluğun yönetimi yerin dibine batmalıdır. Kahrolsun öyle yönetim, mahvolsun öyle sunucu! Biz insanları insan yerine koymayan her türlü anlayışın karşısındayız, bu anlayış kendisini hangi argümanla savunursa savunsun, karşısında durmaya devam edeceğiz.

Kemal Bey üyelerin isteklerini, taleplerini bir ”protesto” olarak değil ama ”çocukça davranışlar” olarak yorumladı. Kendisinin düşüncesine saygım var. Ancak protesto hakkı çocukça bir davranış değil, her bireyin yapması gereken bir davranıştır. Eğer bir şey sizin fikrinize uygun değilse, birçok kişinin fikrine uygun değilse, toplanıp protesto yapmalısınız ve buna karşı çıkmalısınız. Bir bireyi birey yapan kendi düşünceleridir, diğer insanlardan ayıran en önemli özelliği insanın düşünceleridir. Protesto çocukça bir davranış değil, insanın en temel hakkıdır.

Bu ortam evet bir oyun ortamı, rol ortamı. Ama insanların emekleri ”şaka” değil. İnsanların bu ortama harcadığı saatler ”şaka” değil, hepsi gerçek. Ben bu ortama saatlerce emek harcayan insanların haklarını savunmak için bu yola girdim. İsterse herkes bu emeklere saygısızca davransın, ben bu emekleri korumak için elimden geleni yapacağım. İnsanların emeklerini değersiz gören bu anlayışla mücadele edeceğim.

Kemal Bey bizlere hakkını helal etmeyecekmiş. Ben de şunu söylemek isterim ki, bu rol aleminde haksızlıklara karşı sessiz kalan, adaletsizliklere susan ve bunlara karşı tek kelime etmeyen hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum. Onlarla da onların temsil ettiği anlayışla da sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğim. Elimde bir gün site olur, bir gün sunucu olur, bir gün kanal olur, bir gün ise hiçbir şey kalmaz. Ama yine de mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü her şeyden daha önemli olan, kişilik sahibi olmaktır. Bir insanın ilkelerinin, etik değerlerinin olmasıdır. Yanar döner olmamasıdır.

Oğuzhan Bey ve onun öncesinde Fazıl Bey Anka’dan haksız bir şekilde yasaklandılar. İkisinin de yasaklanmalarına karşı çıktım ancak Kemal Bey bu konunun tartışmaya kapalı olduğunu söyledi. Oğuzhan Bey için zar zor da olsa bir oylama açtırabildim ve 1’e 4 yasağının kaldırılmaması yönünde karar alındı. Anka’ya haftalarca emek veren, günde saatlerce vaktini bu sunucuya harcayan arkadaşımızı seçim gecesi sinirlendiği için yasakladılar. Konuşmayı, iletişim kurmayı denemediler. Doğrudan doğruya yasakladılar ve kinle nefreti rehber edindiler. Bugüne kadar kimsenin sunuculardan haksız yere yasaklanmasına susmadım ve o gün de susamazdım.

Bünyamin Bey Merkez Bankasının açılmasını istedi ama Kemal Bey bunu ”gerekli değil” diyerek reddetti. O halde bunu yönetime taşımak istediğimi söyledim ama bu eylemimi de ”yönetimi yavaşlatmak” olarak nitelendirerek bu konunun yöneticiler arasında konuşulmasını engelledi. İnsanlar rol yapmak istiyorlarsa, bırakın rol yapsınlar? Yapmanız gereken tek bir rol açmak ve bu da çok basit bir şey. Siz yapmasanız bir yetkili bunu yapabilir. Sırf kendi eskimiş, kalıplaşmış, yanlış düşüncelerini diğer insanlara dayatmak için yeniliklere karşı durdular. Sunucunun gelişmesini ne yazık ki istemediler.

Kemal Bey bana sözde adil demiştir. Ben dostumun da düşmanımın da hakkı için 4 yıldır her türlü mücadeleyi verdim. Sunuculardan yasaklandım, her yerden ambargo yedim, arkadaşlarım benim yüzümden dışlanmasınlar diye arkadaşlıklarımı sakladım. İnandığım doğruları söylemek için, insanın en temel hakkı olan ifade özgürlüğü için her türlü fedakarlığı gösterdim. Peki Kemal Bey, siz ne yaptınız?

Sizi, özel hayatınızı yüzlerce kişiye ”ifşa etmekle” tehdit ettiler mi? Herkes tarafından kötü olarak tanınacağınızı bile bile yolunuza devam ettiniz mi? Her gün insanlar tarafından ötekileştirildiniz mi, teker teker bütün dostlarınızı kaybettiniz mi? Hadi bunların hiçbirini yaşamadınız. Peki bunları yaşayanların yanında oldunuz mu? Siz bu uğurda hiçbir fedakarlık yapmadınız. Aksine fedakarlık yapanlara da ihanet ettiniz.

Adalet için bugüne kadar biraz bile olsun mücadele etmemiş insanların, bizim adalet mücadelemiz hakkında yersizce konuşmaya hakkı yoktur. Adaletsizliklere, haksızlıklara karşı sessiz kalanların bugün konuşmaya hakkı yoktur. Biz bu mücadeleyi her daim yalnız verdik, keşke bu mücadeleyi verirken bize bu eleştirileri yöneltenler bize destek olsalardı. Keşke mücadele ettiğimiz zihniyet, bütün propaganda araçlarını kullanırken dilsiz şeytanı oynamasalardı. 

Biz yalnızlığa terk edilirken, her türlü kara propagandanın hedefi haline getirilirken Kemal Bey ne ile meşguldü? Ya da Can Bey ne ile meşguldü? Biz Can Bey’in silinen oylarının hakkını ararken kendisi yönetim ile bir şekilde anlaştıklarını ve bana yazarak, yazımı silmemi talep etmedi mi? Kemal Bey bir sunucuda seçim kazandıktan sonra seçimin türlü bahanelerle iptal edildiği bana anlatılmıştı. Kemal Bey’e sormak lazım, şimdi de Anka’da seçimi bizim ittifakımız kazandı. Siz bize güvence verdiniz, bu sunucunun açık olacağını söylediniz, bizi davet ettiniz ve biz seçimleri kazanınca da sunucuyu kapattınız. Kemal Bey, şimdi sizin eleştirdiğiniz kimselerden ne farkınız kaldı?

Anka Yönetimi birçok insana umut verdi, birçok insanı sunucusuna çağırdı ve onlara güven verdi. Ama ne yazık ki bu güveni boşa çıkardı. Kemal Bey, sunucuların kamu hizmeti vermediğini ve hayır kurumu olmadığını söylemiş. Şunu söylemeliyim ki benim için acınası olan durum bunu düşünenler değil, insanlara güven veren umut veren ve sonra da onların emeklerini hiç edenlerdir. Anka herkesin sunucusu değildi ama TCRP adil ve kaliteli rol yapmak isteyen herkesin sunucusu olacak. Her türlü farklılığımıza, çeşitliliğimize ve fikir ayrılıklarımıza rağmen saygının ve hoşgörünün temelinde yükselecek medeni bir topluluğu kuracağımıza inanıyorum. Önümüze dağlar da çıksa, bunu başaracağız.

Yol arkadaşlarım, açık yüreklilikle ifade etmeliyim ki Kemal Bey ile yürüdüğüm için üzgünüm. Can Bey’e de güvendiğim için üzgünüm. Anka’ya inandığım için üzgünüm. Bizim sunucuyu uzun süredir açma gibi bir planımız yoktu ve bu süre zarfında adil ve kaliteli rol yapmaktan mahrum kalmanızı istemedim, bu yüzden de illa bizim sunucumuz olmasın, ilkelerimizle uyuşan bir sunucu da olsa önemli olan bizim reklamımız veya tatmin edilecek egolarımız değil, üyelerimizin rol yapmaları ve eğlenmeleri, mutlu olmaları diye düşündüm. Ne yazık ki yanılmışım.

Anka’dan öğrendiğim şey şudur: Rol aleminde işleri yoluna sokmak için ne yazık ki yalnızız. Rol alemine adaletli ve kaliteli bir ortamı sağlayacak tek sunucu biziz, ne yazık ki başka bir alternatif yok. Çoğu vakit moralim bozuldu, motivasyonum azaldı ve mücadele etmek için uzun süre sebep aradım. Onların daha güzel bir şekilde eğlenebilmeleri için, haklarının yenmeyeceği bir ortamı inşa etmek için bütün yazımı verdim. Hiçbir para kazanmaksızın, aksine cebimden para çıkararak, sadece o insanlar için çalıştım. Bir sunucuda öylesine yönetici olayım da egom tatmin olsun diye değil, o insanların iyi bir ortamda rol yapabilmeleri için uğraştım. Rol yapmaya duydukları zayıflığın, onları adaletsiz bir ortama mahkum etmelerine engel olmaya çalıştım.

YOLA DEVAM

Feda etmekten, acı çekmekten ve yalnız kalmaktan yoruldum. Ama pişman olmadım. Hayatım boyunca beni ben yapan şeyin, ilkelerime bağlı kalarak insanlara yardımcı olmak olduğuna inandım. Şimdi de bu inancımı gerçeğe dönüştürebilmemiz için, sunucumuzu yeniden ayağa kaldırmamız lazım. Hazırlıklara başlıyoruz, yetkili ekibimizi yeniden oluşturuyoruz ve kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sırtımızdaki hançerler, bize çok vakit üzüntü verdi ama artık güç ve umut verecek.

3 yılda deneyimlediğim onca şeye ek olarak ekip arkadaşlarımın, üyelerimin ve çalışma arkadaşlarımın bu davayı bıraktıklarına tanıklık ettim. Gönül bağı kurmuş olduğuna inandığımız üyelerimiz bizi bıraktı, güvendiğim dağlara kar yağdı. Nazım Hikmet’in dediği gibi ateşi ve ihaneti gördük. Bir eğlence ortamı olması gereken rol aleminde başkalarının eğlenmesi için kendi eğlencemizi rafa kaldırdık ve ihanetlere göğüs gererek bu yolda yürüdük. Bir sunucuda yönetici olmayı neredeyse herkes ister ama bu yolda herkes yürüyemez. Çünkü bu yol mutluluğun ve refahın yolu değildir. Bu mutlu acının, umutsuzluğun, yüzünüze çarpan nankörlüğün ve yalnızlığın yoludur. Bu yol, bencilliğin değil, fedakarlığın yoludur.

Şu anda yaptığım şey doğru mu bilmiyorum. Sunucumuz başarılı olacak mı, emin değilim. Ama emin olduğum bir şey var. 4 yıl boyunca beni yıldırmak için her şeyi yaptılar. Geleceğe olan umudumu ve inancımı elimden almak için özel bilgilerimi yaydılar, özel hayatımla ilgili her konuşmayı insanlarla paylaştılar, susmam için yüzlerce kişiye beni ifşa etmekle tehdit ettiler. Beni yıldırabilirler mi bilmiyorum ama şundan adım gibi eminim ki, beni yıldırmak isteyenlere karşı direnecek azme sahibim. Başarılı da olsam başarısız da olsam, beni yıldırmak için her şeyi yapanlara rağmen bu yolda yürümeye devam edeceğim. Adil ve kaliteli bir rol ortamı isteyen üyelerimize hak ettikleri geleceği sağlamak için elimden geleni yapacağım.

Sevgili yol arkadaşlarım, ben vazgeçmiyorum. Bu yolda benimle birlikte yürümenizi isterim. Yasaman’ın yol arkadaşı olmak zordur çünkü yalnızlaştırılırsınız, ötekileştirilirsiniz, şeytanlaştırılırsınız. Ama ben sizlerle yürümekten onur duyacağım. İlkeleriyle, kişilikleriyle, adalet duygularıyla bizimle beraber bu yolda yürümek isteyenlerden onur duyacağım. Bugüne kadar birçok hatamız oldu, bundan sonra da olacak. Hata yaptığımızda bizi sırtımızdan hançerleyecek değil, yüzümüze karşı mertçe hatamızı söyleyecek ve bu yolun ”benim yolum” olduğunu değil, ”hepimizin yolu” olduğunu hatırlatacak dostlarımla birlikte yürümek istiyorum. Gelin hep birlikte bu haksız düzenle mücadele edelim. Gelin, bu konuşmam sözde kalmasın ve eyleme geçelim.

Bazı zamanlar sunucuyla yeterince ilgilenemeyebilirim, bazen umutsuzluğa kapılabilirim ama bilmenizi isterim ki vazgeçmeyeceğim. Bütün arkadaşlarımı, dostlarımı, sevdiklerimi kaybetsem dahi vazgeçmeyeceğim. Tek başıma kalsam da, her türlü tehditle bana saldırsalar da, yemin ediyorum bu yoldan dönmeyeceğim. Sanmayın ki vazgeçeceğim. Bunca yıl Mustafa ile, Berke ile nasıl mücadele ettiysem Kemal ile de Can ile de ve insanlara haksızlık yapan diğer şeytanlarla da aynı şekilde mücadele edeceğim. Hera zihniyeti ile mücadele etmeye devam edeceğim.

Bir sürü sistem hazırladık. Özeleştirimizi de yaptık ve işleri ertelemeyi bir kenara koyduk. Artık iyi veya kötü ama ”sürekli” olarak yeni sistemlerimizi paylaşacağız, bunları sizlere anlatacağız ve botumuza entegre edeceğiz. Bu yolu bir iki kişi değil, hep birlikte yürüyeceğiz. Eleştirilerinizle birlikte hatalarımızı görmeye çalışacağız ve ardından da düzelteceğiz.

Bize ihanet edenleri bir kenara yazdım. Adil ve kaliteli bir rol ortamı için yürümek isteyenlerle birlikte yürüyeceğiz. Düşüncelere, insanlara ve farklılıklara saygı duyan medeni bir topluluğu hep birlikte oluşturacağız.

Yayında Söylediklerimiz (25 Ağustos 2024)

25 Ağustos 2024 tarihinde South TV’de, sevgili Mehmet Adnan Tepe ile gerçekleştirdiğimiz röportajda sorulan “Eskiden desteklediğiniz Anka yeniden kuruldu. Anka’dan neden ayrıldınız ve Kemal Çakıroğlu ile yollarınızı neden ayırdınız? sorusuna cevaben aşağıdaki demeci verdik. Demeç sesli olarak verilmiştir, bu yazı hazırlanırken ise herkes rahatça okuyabilsin diye transkript çalışması yapılmıştır.

Şimdi biz vaktiyle Temmuz 2023’te TCRP’yi açtık. Eylül 2023’te ise devam ettiremedik, ara vermemiz gerekti çünkü gerek üyelerden fazla destek gelmedi gerek de benim dışımda çalışan yönetici olmadığı için bütün iş bana kaldı. Belki bir iki yönetici arkadaşımıza kaldı. Onun dışında kimse çalışmıyordu, aktif yönetici yoktu. Öyle kaldık. Şimdi biz de dedik ki bu adalet mücadelesi bir şekilde devam etmeli. Yani başka bir sunucuda da olsa devam etmeli. Benim aslında aylardır “Anka” diye beklediğim bir sunucu vardı. Bu “Anka” diye beklediğim sunucu için hatta, biraz uzun konuşacağım sanırım bu soruda biraz. Anlatmak istediklerim fazla çünkü. Berkay Bey’le Temmuz’daki konuşmalarıma baktım, Haziran’daki konuşmalarımıza baktım. Orada demişim ki yani bakın “Kemal Çakıroğlu var, işte Can Sarsılmaz var, bunlar ne güzel sunucu açıyor. Gel, bu sunucuyu destekleyelim, TCRP’yi kurmayalım” demişim. Ben bunları bu kadar destekledim ya. “TCRP’yi kurmayalım, gel burada rol yapalım” diye destekledim. Biz bunu bu kadar destekledik eskiden, daha biz açılmadan bile. Biz Anka ismini, onlar Anka ismini alıp açılacak diye almadık. Geçen sene alacaktık biz Anka ismini, onlar açılacak diye almadık. Etik olarak. Ekim’deyse bu şeyi yaptık yani Ekim’deyse artık sunucuyu devam ettiremeyince biz, ben Anka ile görüştüm. Dedim ki “Açın sunucuyu, biz de destek olalım”. Bana da yöneticilik teklif ettiler, hani birleşme gibi bir şey olmadı. South’da birleşme var ama orada birleşme yoktu. Orada sadece, siz söyleyin, biz orayı destekledik karşılıksız bir şekilde. Peki destekledik, sunucu açıldı, bütün kitleyi getirdik. Bize inanan, bize güvenen bütün siyaset kitlesini getirdik. Aktif rol yapan insanları getirdik, getirebildiğimizi getirdik. Orada tabi yöneticiler de seçime girebiliyordu. Ben de seçime girdim, benim partim %35 aldı. İttifak yaptığım parti de %15 aldı. %49,5-%50 gibi bir oy alarak, karşıdan da 5 vekil transfer ederek 296+5 şeklinde biz büyük bir ittifak kurduk ve iktidara geldik. Hani çok özet olarak böyle anlatayım. Bu olaydan sonra bir baktık bir tane bakanlık kanalı var. İnanabiliyor musunuz? Sadece siyaset rolünün olduğu bir sunucuda, diğer rollerin aktif olmadığı, neredeyse sıfır olduğu bir sunucuda bir tane bakanlık kanalı var. Ben orada dedim ki “bu bakanlık kanallarının sayısını artırın” yani hani “bakanlıkları artırın, 16 yapın, 16 yapamıyorsanız 12 yapın, 10 yapın, azaltın sayıyı, biz buraları doldururuz, bizim bir sürü icraatimiz var.” Ya düşünsenize şimdi sağlık bakanlığının icraatinin ardından milli savunma bakanlığının icraatı geliyor. Onun ardından eğitim bakanlığının icraatı geliyor, milli eğitim bakanlığının icraatı, onun ardından teknoloji bakanlığı, onun ardından adalet bakanlığı, onun ardından ulaştırma, böyle bir şey olabilir mi? Bir kanala hepsini sıkıştırıyorlar. Kanal sınırları da yoktu. Niye bunda inat ettiler bilmiyorum ama ben orada Anka’nın yönetimine bunu sundum. Kemal Çakıroğlu’na, Can Sarsılmaz’a da söyledim, onlar da dediler ki “biz böyle bir şey istemiyoruz ve asla olmaz”. Ben de dedim ki “Bakın, biz istiyoruz ama. Rolü yapacak olan sizler değilsiniz, rolü yapacak olan biziz. Bize bu imkanı tanıyın.” dedim. Sunucuya verdiği bir zarar yok bu bakanlık kanallarının, sunucuya bir zarar vermiyor ki? Aksine sunucuya yarar verecek. Biz daha istekli şekilde rol yapacağız. Hani ben neden bir icraatı yaptığım vakit o icraatin diğer bütün bakanlık icraatleriyle, hepsiyle birbirine girmesini neden isteyeyim? Böyle bir şey istemiyorum ben. Ama adamlar inadına dediler ki “tek kanala hepsini sıkıştıracaksınız”. Israrla bunu dediler. Ben de dedim ki orada “Biz burada hükümet olarak, bakanlar olarak, kendi partimiz olarak, ittifak ortağımız olarak, yasal hakkımız olan protesto hakkına başlıyoruz ve sizin bu yanlış yaklaşımınızı, bu yanlış kararınızı protesto ediyoruz” dedik. O da tamamen yasal bir şekilde bizim böyle bir hakkımız vardı. Protesto etme hakkımız. Dedik ki “siz diğer bakanlık kanallarını açana kadar biz rol yapmıyoruz” dedik. “Hiçbir şekilde, tek kelime rol yapmayacağız” dedik. Olay bundan ibaret. 26 saate yakın protestomuz sürdü. Kemal Çakıroğlu sohbete geldiğinde dedik ki hani “halkın sesini dinle, üyelerin sesini dinle” vesaire ama ne oldu biliyor musunuz? Kemal Çakıroğlu yönetime danışmadı, Can Sarsılmaz yönetime danışmadı, sadece iki kişi toplandı ve iki kişinin özel sohbetinde karar alındı. İki kişinin sohbetinde ne karar alındı biliyor musunuz? Dendi ki hakkımızı helal etmiyoruz, bize bu muameleyi gösterenlere. İşte anka herkesin sunucusu değildir, şöyledir böyledir, böyle boş boş şeyler söylediler. Boş boş şeyleri söyledikten sonra da “sunucuyu kapatıyoruz” dediler. Sonra da bizi sunucudan attılar. Ya bu nasıl bir nankörlük? Kaçıncı seviye bir nankörlük bu? Biz adamların sunucusunu karşılıksız bir şekilde desteklemişiz, duyurularımızda günlerdir yani bu desteği sunmuşuz, bir sürü insanı getirmişiz, her şeyi getirmişiz, böyle bir şey olabilir mi? Her şeyi yaptık biz onlar için. Sadece Hera karşısında adalet mücadelesinin devam edebilmesi için biz kendi sunucumuzdan, kendi yönetici kadrolarımızdan vazgeçtik. Başka bir sunucuda insanlar rol yapsın, en azından Hera’ya karşı bir alternatif oluşsun, bir rakip oluşsun diye biz bunu yaptık. Adamlar ne yaptı? Biz o kadar rol yaptık, haftalarca miting yazdık, haftalarca insan topladık, insan getirdik, sunucunun tanıtımını yaptık. Adamlar bizi sunucudan attı. Yani onlar diyor ya hani, ona sonra geleyim. Ben size ikinci meseleyi anlatayım. Bir burada böyle bir mesele oldu. Biz de burada cevabı nerede verdik? Geçen haftalarda referandum kanalında bir üye oylaması yapıldı. Burada dendi ki kanallar tek kanala düşürülsün mü yoksa her bakanlık kendi kanalı mı olsun? Orada 60 kişiye yakın insan oy kullandı ve %75 ile her bakanlığın kendi kanalı olsun dedi. Onlara da insanlar, rol yapan insanlar cevabı verdi. Geç de olsa onlara bu cevap verildi. Eminim o gün o oylama orada yapılsaydı, onlar birazcık demokratik insanlar olsalardı, bizim birazcık hakkımıza hukukumuza emeğimize birazcık saygıları olsaydı, zerre kadar saygıları olsaydı o gün o oylamayı yaparlardı ve %75’le, %80’le orada insanlar bakanlık kanallarının tek tek ayrı ayrı kanallar olmasını söylerlerdi. İnat ettiler, iki kişinin kişisel inadı uğruna aylarımızı, bütün aylarca Hera’ya peşkeş çektiler. TCRP zaten devam edemedi, kadrosu yoktu, sırf o iki kişinin kişisel inadı yüzünden, kişisel hırsı yüzünden bizim 4-5 ayımız, rol alemi Hera’ya teslim oldu. Bakın Adnan Bey, bunu da o şeye yazın header kısmına, onu da söyleyeyim: Deyin ki, gerçekten, yani bu, adı neydi, Kemal Çakıroğlu 4-5 ayını bu insanların Hera’ya teslim etti, 4-5 ay boyunca bütün bu ortamı teslim etti Hera’ya. Ben böyle bir şey görmedim. Ek olarak şunu diyeyim, bizim diğer yaşadığımız sorun, ikinci sorun ise şuydu: Türk siyasi tiplemeleri tamamen yasaktı. Türkiye’deki siyasetçilerin ne ismini, isim soyismi alamayabilirsiniz ama fotoğrafını bile kullanmanıza izin vermiyorlardı. Fotoğrafını bile kullanamıyordunuz ya. Bunu yasaklamıştı. Niye yasakladı? Kendi istediği için, kendi keyfi öyle istediği için. Ya sen Türkiye’de rol yapıyorsun. Senin rol ülken Türkiye. Neden yasaklıyorsun? Israr ettim, o yasağın kalkması için yönetimde saatlerce konuştum. Bir yönetim yapısı yapmışlar: Kemal Çakıroğlu’nun istediği olacak. İlla onun istediği olacak.  Her şey, o en doğru bilir, o en doğrusunu yapar, böyle bir anlayış var. Dedim üyelere soralım, “hayır” dediler “üyelere sormayacağız, biz karar vereceğiz” dediler. Zaten neredeyse tamamı da onun evet deyicisi. Sadece ona “evet, evet” diyor. Orada bir arkadaşım var, o genelde yani şey Almıla Erk, kendisini ben seviyorum, kendisi benim sevdiğim bir insan, sevdiğim bir arkadaşım gerçekten. Ama kendisi hani bunlarda hatalı mı? Ben ona suçlama yapmıyorum. Benim suçlama yaptığım iki kişi: Kemal Çakıroğlu ve Can Sarsılmaz. Bu iki kişinin kişisel hırsları, bu şeyi mahvetmiştir. Yani rol alemini mahvetti. Üçüncü sorun ise, hani birçok sorunumuz var, bütün sorunlar biriktiği için. Haksız yere bir partinin genel başkanı sunucudan yasakladılar. O kişi de kimdi? Oğuzhan Sayar’dı. Oğuzhan Sayar orada yasaklandı, ben o adamın hakkını savundu. Adamın yani bana yaptığı ihanet Oğuzhan Sayar’ın, her neyse onu geçtik zaten. Adam haksız yere sunucudan yasaklandı, ben de dedim ki “sırf bir siyasi parti lideri seçim sonucunu beğenmedi diye, bizi eleştiriyor diye sunucudan yasaklayamayız” dedim ama onlar “yasaklayacağız” dediler. Haksız yere insanlara yasaklama cezası vermeye başladılar. Anka dediğimiz yer böyle bir yerdi. Yani herkesin hakkı yendi ve en kötü sonuç ise, rol alemini rol alemi 4-5 ay boyunca Hera’ya teslim edildi. Olay bu. Bütün rol alemini bunlar Hera’ya teslim ettiler. Hani diyorlar ya “biz hakkımızı helal etmiyoruz “diye. Bu konuda onların söz söyleme hakkı yok, benim söz söyleme hakkım var. Ben bütün TCRP adına şunu söylüyorum ki onlarda birazcık bile hakkımız varsa, zerresi varsa, ben hakkımın zerresini helal etmiyorum. Hiçbirine helal etmiyorum. Biz Hera’dan bu rol ortamını kurtarabilmek için kişisel olarak ben 4,5 senedir sunucu olarak, ekip olarak 1 yıldır elimizden geleni ardımıza koymadık. Her şeyi yaptık, her saldırıya göğüs gerdik, her iftiraya göğüs gerdik. Her türlü yalana dolana, ahlaksızlığa, hırsızlığa, oy çalmaya, hepsine karşı geldik. Her türlü kara propagandaya karşı geldik. Adamlar gitti, elleriyle teslim ettiler. Yani o insanların sunucusunda rol yaparsanız da bilin ki onlar siz rol yaparken sunucuyu kapatıp size de “hakkımı haram ediyorum” deyip sizi de sunucudan yasaklayabilirler. Bu yüzden bunların sunucusunda dikkatli olun. Tekrar açıldılar, aynı anlayıştalar. Hiçbir şey olmaz oradan. Emek vermeyin, boşuna emek vermeyin. Yani orası sadece Hera’nın dümenine çalışan bir yer, Hera’ya çalışan bir yer. Vaktiyle Can Sarsılmaz’a Royal’de bir sürü haksızlık yapıldığında, ben o haksızlıkların karşısında durdum. Sürekli karşısında durdum ben o haksızlıkların karşısında durdum. Sürekli karşısında durdum ben o haksızlıkların ya. Kendisi nerede şu an? Hangi haksızlığın karşısında durdu? Bana yapılan hangi haksızlığın karşısında durdu Can Sarsılmaz? Yani kendisi mevcut düzene idare ettiren, mevcut düzenin parçası olan bir insan. Yanlış giden, bu adaletsiz düzenin bir parçası kendisi. Yani bu insanları tanımayanlar da tanıyanlar da bunları dinlesin, böyle bilsin, böyle tanısınlar. Kemal Çakıroğlu, hani kendisi güya hak hukuk diye geziniyor, Can Sarsılmaz öyle geziniyor, biz onlara her yerde sunucumuzun duyurusunu attık. Onlar bize gelip bir kez bile teşekkür etmedi ya. Bir kez bile sunucumuza girmediler, girmeye tenezzül etmediler. Böyle ben saygısızlık görmedim ya. Bir kez bile girip bir bakmadılar ya. Her neyse, benim kısaca diyeceklerim bunlar. Kemal Çakıroğlu, Can Sarsılmaz yani Anka rol ortamını bir sürü insanın emeğini, her şeyi, Hera’ya peşkeş çekmiştir, Hera’ya teslim etmiştir. Bu insanların da gerçek yüzünü bilin. Biz zaten bunlarla ilgili 26 Kasım 2023 tarihinde sunucumuzda çok uzun bir duyuru attık. Bunları da sesli olarak söylemiş olayım.

Emir Bey’in İftiraları (29 Ağustos 2024)

25 Ağustos 2024 tarihli yayınımızda Anka hakkında sorulan soru üzerine verdiğimiz sesli cevaba, Emir Bey’den aşağıdaki yazılı cevap gelmiştir:

2:15:00 ve 2:28:39 dakikaları arasındaki 13 dakikalık konuşmanın tamamına yakını gerçekleri saptırmaya yönelik girişimlerdir. Anka Roleplay Yönetiminin bir parçası ve bizzatihi sürecin bir şahidi olarak tamamının gerçeği eğip bükmeye yönelik söylemler olduğunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim. Anka Roleplay KURULUŞUNDAN İTİBAREN kendisini herhangi bir sunucun rakibi yahut herhangi bir sunucun karşıtlığı üzerinden tanımlamamıştır. Barış Bey’de bu durumdan ilk günden itibaren haberdardır. Zira Anka Roleplay kimse ile yarışmak üzere değil DCRP mecrasında kendi varlığını oluşturmak üzere kurulmuştur. Bizim hakkımızda konuştuğu kısmı dinleyenler fark edecektir ki Yasaman “Karşılık beklemeden yaptım” dediği her şeyde bir karşılık beklemiştir. Öncelikle şunun altını çizmek isterim ki Barış Yasaman’ın Anka Roleplay’e dahil oluşu Yasaman’ın”Adaletli” görünümü sebebiyle Anka Roleplay Yönetiminin kendisini sunucuya ve yönetime davetiyle olmuştur. Lakin süreç beklendiği gibi işlememiştir. Yasaman’ın önceliği bir sunucunun var olması değil Hera ve Royal’in düşmanı olacak bir sunucunun var olması olmuştur. Anka Roleplay Yönetimi ile Barış Yasaman arasındaki ayrışma buradan başlamıştır. Anka Roleplay Yönetimi mevcut DCRP düzeninden sıkılmış insanların kurduğu bir sunucu olarak bütün bu muhtelif sunuculardan soyutlanma çabası içerisindeyken Yasaman’ın tek derdi bu sunucularla bir yarış içerisinde olmak olmuştur.

Kendisi olayları atlayarak ve işine gelmeyecek noktaları anlatmayarak ilerlemiş ancak ben öyle yapmayacağım. Kendisi ilk büyük tartışma “Bakanlık Kanalları” meselesiymiş gibi davransa da aslında bu söylem gerçeği yansıtmamaktadır. Videoda oldukça güzel bir şekilde seçimden %35 ile ayrıldığını anlatıyor ancak o %35’in nasıl alındığını ve de oy sayım sürecinde müdahil olduğu tartışmayı anlatmaktan sakınıyor. Bizleri, Anka Roleplay Yönetimini emeğe saygısızlık ile itham ederken sistem açığını kullanıp playerların npc oy için verdiği emeği hiçe sayarak seçimin olacağı 3 gün içerisinde (seçim günü dahil) sunucuya sokarak kendisine oy artırdığı ve çok bariz bir şekilde ooc oy dağılımına ve seçim sonununa etki eden 20-25’den (belki de 30’dan, sayıyı net hatırlamıyorum) fazla ooc oydan bahsetmiyor. Bizzat o dönem oy sayımının başındaki kişi olarak “Bu şaibeli bir durum yönetim kararıyla bu oyları kabul edelim, ya da etmeyelim” dedim diye bir eksik gedik olmasın diye 7.5 saat npc ve ooc oy saymış olan şahsıma ve benim üzerimden Anka Roleplay Yönetimine “Adamlarıma hile yapılmış gibi muamele göstermemizi söyleyeyim” diyerek adeta tehdit savurmasından bahsetmemiş.

Yasaman videoda anlattığı gibi “Uzlaşmacı, katılımcı” tavrından ziyade bu “Dayatmacı ve tehditkâr” tavrını her fikir ayrılığında sergilemekten geri durmamıştır. Oysa Anka Roleplay Yönetiminin ilk günden beri benimsediği çok açık bir felsefe sunucuda da defaatle duyurulduğu gibi benimsenmektedir. “Birkaç kişinin Quit atarız, rolü bırakırız” söylemleri ve baskıları üzerinden herhangi bir adımın atılmayacağı her zaman açık bir şekilde ortadaydı. Ancak Yasaman her fikir ayrılığında bu tavrı sergilemekten, yönetimin karşısında yer almaktan ve de sorunları çözümsüzlüğe götürmekten başka bir yol izlemedi. Zira o süreçte yönetimin içerisinde yer alan herkes çok iyi bilecektir ki kendisi herhangi bir fikir ayrılığında önce yönetimde sonrasında kaybedince de sunucu da oylama açılmasını talep eden bir tavrı benimsemiştir. Yönetim oylamaları kendisinin anlattığı gibi Çakıroğlu’nu onaylamak üzerine değil bilakis Çakıroğlu’nun karşı olduğu konularda ona karşı karar alabilecek olgunlukta gerçekleşmiştir.

Yasaman sunucu kural ve politikalarına elinden geldiğince direniş göstermiş esneklik sağladığımız her alanda yüz bulmuş astarını istemiştir. Bir anektod ile bu konuyu örneklendirmek isterim. Kendisinin bir sorun ve “Keyfi Karar” olarak nitelendirdiği, aksine yönetimin ortak bir kararı olan “Tipleme Politikası”nın tartışıldığı dönemde yine Yönetimde gerçekleştirilen oyalama sonucunda sistemin kendisinin de kabulüyle “Mevcut hükümette görev alan siyasiler ve terörden hükümlüler hariç” şeklinde düzenlenmesine rağmen Demirtaş tiplemesi alan bir şahsa ceza vermemizin akabinde bizleri yine “Özgürlük kısıtlayıcı”, “Rol engelleyici” şeklinde yaftalamasına şahitlik etmiştik. Kendi kabulüyle ve Çakıroğlu’nun karşı olmasına rağmen koyduğumuz kurala dahi riayeti olmayan Yasaman size elbette bu olaydan da bahsetmedi.

Bakanlık kanalları mevzusunda Yasaman ilgili teklifini yönetime getirmiş ancak “fazladan 16 kanaldan ziyade tek kanalda icraatlerin gerçekleştirilmesinin daha faydalı olacağı düşünülerek” oy çokluğu ile reddedilmiştir. Tabi ki Yasaman ekibini alarak Yönetime meydan okumuş rolün işleyişini aksatmış, sohbeti de sözde protestoları ile kirletmişlerdir. Şu yanlışı da düzeltmekte fayda var, sunucu kuralları ve sistemleri içerisinde Yönetimi protesto etmek gibi bir yasal hak bulunmamaktadır 🙂 Ayrıca sunucunun kapatılması kararı iki kişinin özelinde alınmış bir karar değildir. KURUCU ÜYE olan 2 Yönetici ve 1 Moderatör’ün oluruyla alınmış bir karardır. Yasaman yine eksik bilgi ile sizleri yanıltmaktadır.

Yasaman yapılan mitingler ve harcanan emeklerin arkasına sığınarak hak helalliği mevzusuna girebilecek, Anka Roleplay Sunucusu içerisinre rol yapan insanların özellikle de siyasilerin rollerine saygı duymak konusunda Anka Roleplay Yönetimini tenkit edebilecek son kişi bile değildir. Emekler ve roller üzerinden bir helalleşme olacaksa öncelikle Yasaman çıkıp Anka RP içerisinde siyasi rol yapan insanların her birisinden “Sistem açığı kullanarak seçim kazandım” diye helallik istemelidir.

Adnan Bey bunu da o header kısmına yazın “Yasaman ooc sunucu dışı oy ile seçim kazandı” diye.

Gerçeğini bildiği halde sizlere yine eksik ve çarpık bir bilgilendirme ile Oğuzhan Sayar’ın sunucumuzdan haksız bir şekilde banlandığını ifade eden Yasaman burada da oldukça büyük bir karalamaya sebebiyet vermektedir. Oğuzhan Sayarın banlanması bir sürecin sonucudur. İlgili şahıs Anka Roleplay sunucusunda Anka RP botunun ekonomi komutlarındaki bir açıktan faydalanarak yine insanların “emeğine” zarae verecek bir işlemde bulunarak hesabına yüklü miktarda para geçirmiş ve tarafımızca tespit edilmiştir. Kendisinin o süreçten banlandığı güne kadar sorunlu bir player kimliği oluşmuştur. Seçim akşamında Sayar, NPC oy ve OOC oylara itiraz etmiş kendisinin talebiyle tekrar sayılmış ancak sonuç değişmemiş akabinde Sayar bizzat şahsıma “Oy çaldınız” şekilde iftirada bulunmuştur. Sayar sunucu işleyiş ve düzenini bozması ve iftirada bulunması sebebiyle banlanmıştır seçim sonuçlarına itiraz sebebiyle değildir. Zira O gece seçim sonuçlarına itiraz eden bizzat Sayar’ın arkadaşları da olmak üzere birden fazla kişi bulunmaktadır ve hiçbirisi banlanmamış aksine sesli bir şekilde sayım yapılmıştır kendileriyle. Bir süre sonra anlaşılmıştır ki Sayar’ın kendi partisine oy verdiğine emin olduğu ve bizde öyle bir veri bulunmadığı için bize “Emek hırsızı” ve “oy çaldınız” ithamında bulunduğu kişilerin ya başka partiye oy vermiş oldukları, ya da oy vermemil oldıkları tespit edilmiştir.

Anlaşılacağı üzere oyuncuların hakkına girilmesin diye çabaladığımız her noktada kendi ifadesinin aksine Yasaman karşımıza bir engel olarak çıkmış, hatta bizzat kendisi de siyasi rol yapan oyuncuların hakkına girmiştir. Helallik konusunda söz söylemeye hakkı olmayan kişi Barış Yasaman’dır. Söz söylemeye hakkı olanlar ise Yasaman ve oyuncu hakkına giren diğer oyuncular hariç herkestir.

3 saat 7 dakikalık bu videonun kendi bildiğim ve şahit olduğum 13 dakikasını dinleyen bir izleyici olarak sizlere şunu söyleyebilirim: 13 dakikada 3 konu başlığı altında tek doğru kelamı yok. Geri kalan 174 dakikayı bu bilinçle takip ediniz. Söylemem ve düzeltmem gereken bir bu kadar yer daha olduğuna eminim, dilimden ve elimden geleni “Gerçekleri” öğrenmeniz maksadıyla sizlere aktarmak istedim. Selametle… dc:vlademir__

Ek olarak:

İnsanların alternatiflere yöneldiği dönemde kurulan bi sunucu için reklam hiç zor değildi, Yasaman’ı da sunucu reklamı yapsın diye değil “Adil” görünüşü yüzünden yönetimimize dahil etmiştik.. Ayrıca bizim Yasaman’dan böyle bir talebimiz olmadı genel sunucu reklamını her yerde yapmaktaydık, velhasıl birazdan anlatacağım üzere Yasaman’ın sunucuya getirdiği kişileri de ne sebeple getirdiği gayet açık. NPC meslesinde Seçimde 660.000 karakter rol yapılmış. Bereket (Bereketli olduğunu varsayıyorum) bu rollerin sadece %23’ünü gerçekleştirmiş (155.000 karakter) seçimde ooc 61 oy kullanılmış Bereket 24 oy almış 20’si son iki gün içerisinde yalnızca seçimde oy kullanmak üzere sunucuya girmiş. Kendisinden daha fazla npc oy ve ooc oy alan ve güya bizim emeğini hiçe saydığımız Oğuzhan Sayar’ın hakkına; sunucuya son iki günde getirdiği insanlardan aldığı oy ile girmiştir Yasaman. Karşılıksız ya da sunucu büyüsün diye atılmış adımlara benzemiyor bahsettiğiniz “Reklam” meslesi.

Velhasıl konuşmaya değer bir sunucu olmadığımız fikrinize katılmıyorum. Zira haklı olmamıza rağmen bir kenara koyduğumuz mevzuları 10 ay sonra öfkeyle, yalanla ve iftirayla ortalığa saçan takdir edersiniz ki biz değiliz.

Bu yazı konuya ilişkin son yorumum olacak. Kendimizi kimseye kanıtlamak ya da haklı çıkarmak gibi bir niyetim yok. Biliyoruz zaten haklılığımızı. Sadece insanlar inanmasın diye yalanların gerçeğini açıklama gereği hissettim. Teşekkürler

Emir Bey’in İftiralarına Cevaplarımız (2 Eylül 2024)

Bu başlıkta cevaplayacağımız iddialar, 25 Ağustos 2024 tarihindeki canlı yayında Anka hakkında sorulan soruya verdiğimiz cevaba, Emir Bey’in verdiği cevaptaki iddialardır. Bu başlıkta, bu iddialar cevaplanacaktır.

Cevaplara kendi yazdıklarımdan manşetler oluşturmak istedim ama bir şeyler yazan her insan gibi, yazdığım her cümlenin bir değerinin olduğunu düşündüm; bu yüzden de manşetlerden vazgeçtim. Onun yerine sorular yazdım. Eğer ilginizi çekerse, yazının tamamını okuyabilirsiniz. Olaylar dar bir çevrede geçtiği için tam anlaşılmayabilir de. Ama yazılarımızın, savunduğumuz ilkeleri genel anlamda yansıttığını düşünüyorum.

Yaptığımız her şeyde bir karşılık mı bekledik?

Emir Bey’in, yaptığım her şeyden bir karşılık beklediğime ilişkin yorumu doğrudur. Bugüne kadar rol ortamı için 5 yıldır emek verdim ve verdiğim bu emeklerimin hepsinde istediğim bir karşılık vardı. Ama beklediğim bu karşılık, insanların emeklerinin karşılığını alabildiği, haksızlığa uğramadığı, adaletsizlikle mücadele etmek zorunda kalmadığı ve insanların mutlu bir şekilde rol yapabileceği bir ortamı inşa edebilmekti. Hiçbir zaman kendime bir şey istemedim. Neyim varsa elimden geldiğince insanlara feda ettim. Elimden daha fazlası gelseydi, daha fazlasını feda ederdim. Bugüne kadar kişisel bir şey istemediğime, böyle bir arzuya kendimi kaptırmadığıma, yaptığım eylemler tanıklık etmektedir. Ne parada gözüm var, ne şanda şöhrette, ne de şu iki günlük dünya malında gözüm var. Bir yıldır sunucularda yaptığım yöneticilik görevimi ise “kazanılacak bir ödül” olarak görmedim hiçbir zaman, “taşınacak bir yük” gibi gördüm ve bir görev gibi yerine getirdim. Saatlerimi vererek, müsait olduğum zamandan vererek, insanların daha iyi bir rol ortamına sahip olabilmesi için çalıştım. İnsanların ruhları adaletsizliklerle solmasın diye o kurak toprakları gül bahçelerine çevirmeye çalıştım. Yöneticiliğin bugün olup yarın olmadığının farkındayım ve bu iki günlük görevin beni yüceltmeyeceğinin de alçaltmayacağının da farkındayım. Bir insanın değerini bence, başkalarının ona verdiği ünvanlar veya makamlar değil; eylemleri, söylemleri ve bunları hayata geçirmeye neden olan düşünceleri ile bu düşüncelerindeki temel belirler. Aslında bana dair bütün bir meselenin özeti şu: İnsanların iyiliğini düşünüyorum, onlar için iyi olacağına inandığım düşüncelerim var ve bu düşüncelerin uygulanmasını istiyorum. Bunca yıl yaptığım eleştirilerin, yazdığım yazıların, yönettiğim sunucuların ve nihayetinde verdiğim bütün mücadelenin özeti bu. İnanın ki yöneticiliğin bende uyandırdığı hiçbir tatmin hissi yok ve bu görev “bir şeyleri değiştirmek için” yapmak zorunda olduğuma, yıllar sonra, kanaat getirdiğim bir görev. Verdiğim mücadelenin bana, ilkelerime uygun davranmanın vereceği manevi tatminden başka hiçbir yararı yok; zaten yaptığım ne varsa, doğru olanın o olduğuna kuvvetli bir şekilde inandığım için, yapıyorum. Düşüncelerde biz insanlar olarak çok farklılaşabiliriz ama benim niyetim net olarak bu. Emir Bey’in, bunca zaman benim nasıl bir karşılık istediğimi bilmemesine ise yalnızca üzülüyorum.

Tek derdimiz Hera ile yarışmak mıydı?

Emir Bey’in, ikinci dediği ise tam doğru değil. Benim bugüne kadar tek derdim bu sunucularla yarış içerisinde olmak değildi. Benim derdim insanların oylarının silindiği, parayla rüşvetle iktidarların değiştirildiği, insanların haksız yere cezalandırıldığı, insanların kişisel bilgilerinin aylarca açıkça ifşa edildiği, yöneticiye yakın olanın her istediğinin olduğu ve insanlara hiçbir şekilde insan muamelesinin yapılmadığı bu sunucuları yıkmaktı; bu haksızlık merkezlerinin kökünü kazımaktı. Yerine ise insanların güzel bir rol ortamı kurabilmeleri için, gerekli çabayı bireysel olarak üstlenmekti. Şimdi sormam gerekiyor. Hera’nın bülbülü olan sunucunun yöneticileri ve bu zihniyete rakip olmadığını söyleyen Emir Bey, sorularım size:

1. İnsanların haftalarca emek verdiği, politika geliştirip örgütlendiği, konuşma yazmaktan günlerce ellerinin terlediği insanların oylarını çalan, oylarını silen sunucuya, bu zihniyete karşı değil misiniz?

2. İnsanların kişisel bilgilerinin, gerçek soyisimlerinin, adreslerinin ifşa edildiği; reşit olmayan birinin izinsiz bir şekilde fotoğrafının aylarca çıkartma olarak yüzlerce kişiye sunulduğu ve insanların her türlü kişisel bilgilerinin ifşa edildiği sunucuya ve bu zihniyete karşı değil misiniz?

3. Yönetimin 1.800 lira rüşvet karşılığında darbe izni verdiği bir yönetim anlayışına, seçimlere emek veren rol oyuncularına ve oy veren üyelere böylesine haksızlık yapan bir zihniyete karşı değil misiniz?

4. Seçimlere tek yönetici olarak katılan ve sonra da seçimlerde kaybedince, karşısındaki oyuncuları gözünü kırpmadan sunucudan yasaklayan, adaletsizliği ilke edinmiş bir yöneticiye karşı değil misiniz?

5. Haksız bir şekilde bir üyeyi 4,5 yıl boyunca sunuculardan yasaklayan, hakkında her türlü yalanı, iftirayı atan ve kara propagandayı yapan bir yönetime karşı değil misiniz?

6. Kendi yöneticinizin yazmış olduğu konuşmalara haksızca düşük puan veren, yönetimle yakın değil diye seçimleri kaybetmesini isteyen zihniyete karşı değil misiniz?

7. Yöneticilerin istemediği kişilere seçim kaybettirdiği, istemediklerini iktidardan darbeyle düşürdüğü, kuralla değil keyifle her şeyin işlediği düzene karşı değil misiniz?

8. İnsanların gece yarısı aranarak, yönetimin istediğini yapmaması durumunda kişisel bilgilerinin yüzlerce kişiye yayılacağı şantajını yapan sunucuya ve zihniyete karşı değil misiniz?

Sadece “mevcut DC ortamından sıkılmış insanların kurduğu bir sunucu” demeyeceksin. Birazcık cesaretin varsa, gerçekleri reddetmeyeceksin ve “sunucularda hakları yenen, adaletsizliklerden dolayı ruhları kararan, hayat enerjileri solmuş çiçekler gibi emilmiş insanlar başka çare bulamadı, o yüzden mecbur kaldık” diyeceksin. Yıllardır yaşanan adaletsizlikleri görmezden gelemezsiniz. Etliye sütlüye bulaşmayalım anlayışınızı da anlıyorum çünkü mücadele işi bir yürek işidir. Doğrunun yanında olmak kadar, yanlışın da karşısında olmak gerekir. Yanlışın karşısında olmadığınız sürece, istediğiniz kadar şakıyın, hiçbir şey olmaz. Güneşi, bülbülü olduğunuz sunucuyla birlikte istediğiniz kadar balçıkla bulayın, yine de gerçekler ışıklar içinde parlayacak.

Ayrıca Emir Bey’e sormak isterim ki iyi bir rol ortamını, “muhtelif sunuculardan soyutlanma” maskesinin arkasına saklanarak ve haksızlıklara susarak mı kuracaksınız? Adaletsizliklere, yanlışlara, ahlaka aykırı olan her eyleme karşı sessiz kalarak mı bu ortamı kuracaksınız? Aslında ortada susmak gibi bir seçenek de yok. Ortada yıllardır mücadele veren iki kesim var: Adaletsizlik yapan ve adalet mücadelesi veren. Zulmeden zalim ve zulme uğrayan mazlum. Emek veren ve başkalarının emeklerine ihanet eden. Birini destekliyorsanız, diğerini desteklemiyorsunuzdur. Birinin yanındaysanız diğerinin değilsinizdir. Yanlışlara sessiz kalarak yanlışlara karşı duramazsınız. Bu haksızlıkları, adaletsizlikleri yapan bir sunucu ve bu sunucuyu yöneten bir zihniyet var; Eğer ki siz bu zihniyetin rakibi değilseniz, bizim yani senelerce rol yapan ve bu ortama emek veren insanların, haklarını nasıl savunacaksınız?

Seçim günü sunucuya giren kullanıcıların oylarıyla mı seçimi kazandık?

Emir Bey benim seçimlerle ilgili olayları anlatmaktan sakındığımı iddia etmiştir. Benim kimseye veremeyeceğim bir hesabım yoktur. Bütün düşüncelerimi herkese açık açık söyler ve gerek bana gerek arkadaşlarıma gerek de hiç tanımadığım veya sevmediğim veya beni sevmeyen insanlara yapılan haksızlıkların karşısında her zaman durmuşumdur. Seçim konusunu açmamamın nedeni ise Emir Bey ile kişisel konuşmalarımızda bu konuyu kapatmış olduğumuzu sanmamdı. Bu nedenle de bu konuyu bugüne kadar açmadım, kendisini emek veren rol oyuncularını aylarca ve hala Hera’ya mahkum eden Kemal ve Can Beylerin günahlarına ortak etmedim. Kendisini herkese açık bir ortamda kişisel olarak, beni suçlamadığı sürece, asla suçlamadım ve aramızdaki hukuka uygun hareket ettim. Ancak kendisi bu günahlara ortak olmak istiyorsa pekala ortak olabilir ve bütün üyelerin önünde geçmişin hesabını verebilir. Bana da burada sunucunun eski yöneticisi, eski rol oyuncusu olarak ve hiç olmazsa bize güvenip de sunucuya giren arkadaşlarımızın temsilcisi olarak cevap verme hakkı doğmuştur. Kendisinin seçimlerle ilgili iddialarını da şimdi cevaplayalım.

Emir Bey’in seçim günü sunucuya soktuğumuz insanlardan oy aldığımız iddiası tamamen yalandır, iftiradır. Biz seçim günü sunucuya giren kimseden oy almadık ve bu oyları sayan kişi olarak kendisi de bunu çok iyi bilmektedir. Eğer kendisi görevini ihmal edip, sunucuya seçim günü katılan insanların oylarını geçerli saydıysa ve kuralları bu şekilde ihlal ettiyse, bu Emir Bey’in sorumsuzluğudur. Bizim ise asla böyle bir çabamız olmadı. Seçim günü insan getirtip oy kullandığımızı iddia ediyorsa, bu iddiayı ispat etmek zorundadır.

Emir Bey’in dediğinin aksine, ben sunucunun yönetimini suçlamıyorum, hiçbir zaman da suçlamadım. Ben sunucumuzu işgal eden iki tiranı suçladım.

Seçimlerde insanların hakkına girdik mi?

Emir Bey şunu bilmelidir ki bugüne kadarki bütün rol sunucularında üyelerin oy kullanma hakları olmuştur. Kimi sunucularda NPC oy daha öncelikli olmuştur, kimi sunucularda OOC oy daha öncelikli olmuştur ve kimi sunucularda bunların oranları değişmiştir. İlgili sunucuda da OOC oyun oranı %33 idi. Bu oran sunucunun başında belirlenmişti ve biz siyaset sistemiyle ilgili bir öneri sunduğumuz zaman “biz belirledik zaten” tarzı cevaplar alıp eleştirilerimiz doğrudan reddediliyordu. Biz TCRP’yi açtığımız günden bu yana rol ortamında %40 olan NPC oyu %75’e kadar çıkardık. Zaman içinde kimsenin atmadığı adımları attık, yöneticilerin keyfine bağlı olarak belirlenen NPC nitelik oyunu kaldırdık, insanların emeklerine önem veren her türlü düzenlemeyi hayata geçirdik. Bugüne kadar emeğin savunuculuğunu yapan biziz. Kendisi madem OOC oy oranından bu kadar rahatsızdı, bu oy oranının değişmesi için veya OOC oy oranının seçim sonuçlarını daha az etkilemesi için neden seçimden önce öneride bulunmadı? Neden seçimlerde partisi rol içinde ağır bir yenilgiye uğratıldıktan sonra bundan rahatsız oldu? Zaten OOC oyun etkisi, nasıl verildiği, hangi kurallara tabi olduğu çok önceden belli değil miydi? Biz kurallara aykırı hiçbir şey yapmadık ki biz kurallara aykırı bir şey yapsaydık, buna doğrudan Emir Bey engel olurdu. Ki kendisi de buna engel olmamıştır ve seçimleri hakkımızla kazandığımızı o dönem kabul etmiştir. Kendisi bizim üyelerimizin sunucuya son günlerde girmesinden rahatsız olduğunu belirtiyor. Peki bir gün sınırı var mıydı? Böyle bir sınır olsa biz uyardık ki uymasak bile bu oyları iptal etme yetkisi kendisinin elindeydi. Böyle bir sınır yoktu ve yeni açılan sunucularda da OOC oy verecek kişileri kısıtlayacak sınırların olmaması doğaldır. Ama böyle bir sınırlandırma getirilmek istenseydi bile biz bu sınırlamayı desteklerdik çünkü bizim sunucumuzda da en az 500 rol puanı yapmış olan kişilerin oy kullanabileceğine ilişkin bir düzenleme vardı. Ve benim de uzun süredir üzerinde çalıştığım siyaset sistemi taslağında, herkesin verdiği oyların kabul edilmeyeceğine ve bazı şartlara uyan kişilerin oylarının kabul edileceğine ilişkin önemli düzenlemeler var. Biz, seçim sisteminin belirlediği kurallara uyduk. Bizim seçimi kazanmamızdan rahatsızsanız, herhangi bir kural ihlali de yoksa, yapmanız gereken şey sizin de bizim gibi emek vermenizdi. Biz neden örgütlendik? Boşuna mı partimizin tanıtımını yapıp insanların bize oy vermesini sağladık? Boşuna mı insanlara sunucuyu tanıttık ve onları rol yapmaya davet ettik? Bunların hepsi kurallar çerçevesinde oldu, sizin de emeğiniz olsaydı bu kadar oy toplardınız. Hem bana bireysel olarak oy verenler vardı hem de birçok sunucuda seçim kazanan ve üst üste üç büyük seçimi kazanan yol arkadaşım Berkay Bey’e oy verenler vardı. Bizim seçim kazanmamız normal değil mi? Seçim kazanma hakkı sadece size mi ait? Biz sizin savunduğunuz siyasi görüşleri, rol içinde savunmuyoruz diye veya uzun süredir rol yapmıyoruz diye size karşı kaybetmeye mi mahkumuz? Biz daha iyi bir strateji geliştirdik ve siz de bu stratejinin karşısında mağlup oldunuz. Olayın özeti bu kadar.

Parti başkanının oylarımızı silmesine neden itiraz ettik?

Emir Bey’in oy sayımına müdahale ettim çünkü kendisi bir siyasi parti başkanı olarak bizim oylarımızı sayıyordu. Bir kendisi, bir de Can Bey gizli gizli görüşüyorlar ve oylarımızı iptal etmeye çalışıyorlar. Zaten bize karşı ittifak kurmuşlar, bunu da seçimden sonra anladık, oylarımızı bilerek silmeye çalıştılar. 9 oyumuzu geçerli 18 oyumuzu da geçersiz sayacaklardı. Emir Bey’in sebebini öğrenmek istedim, bana bir açıklama yapmadı. Sayıma nasıl ki iki tane parti başkanı dahil oluyor, ben de bir parti başkanı olarak dahil olmak istedim ama beni sayıma dahil etmediler. Yani o seçimde artık oy silinmeler oldu mu, birilerine oy eklenmeler oldu mu, bilmiyorum. Sizce bir parti başkanının oy sayması, hatta rakibi olduğu bir partinin oylarını silmeye çalışması doğru mudur? Bunu gören bir insan ilk başta ne düşünür? Aslında yöneticilerin siyaset rolünde olmaması gerektiğini söyledim ama hiçbir şekilde dinletemedim. Ne beni ne düşüncelerimi çoğunlukla dinlemediler.

Emir Bey’e yönelttiğim suçlamalar, bu sunucuya emek veren üyeler adına “seçim güvenliği için” yaptığım suçlamalardır. Dolayısıyla da bu suçlamaları yapmış olduğum için memnunum. Bir parti başkanının, diğer bir parti başkanının oylarını silmeye çalışmasına karşı çıkmam son derece doğal. Ayrıca kendisi OOC oylara sınır getirilmemesini “sistem açığı” olarak nitelendiriyor. Sistem yazdığı kadar, yazmıyorsa da o yazmayan içeriği sistemden sayamazsınız. Siz neye göre neyi sistem açığı olarak değerlendiriyorsunuz? Kendinizi bu konuda suçluyorsanız, o halde sistemi yazanlar olarak kendinizi değerlendirmeniz gerekir. Biz bir açıktan yararlanmadık. Bunun açık olduğunu söyleyebilmeniz için, bunun sistemin bir parçası olduğunu kanıtlamalısınız. Biz her daim sisteme uygun hareket ettik ve tabi ki her siyasi parti stratejisini, yönetimin açıkladığı siyaset sistemine göre geliştiriyor. Başka neye göre geliştirelim stratejimizi? Seçim günü, sunucunun siyaset sistemini değiştirmek ve geçmişe yürütmek yoluyla, haksızca oylarımızı silmeye çalışacağınız vahiyle mi aklımıza gelecekti? Doğal olarak sizden bir haksızlık beklemiyorduk. Ancak ne yazık ki bunu gördük. Çıkıp da bizim OOC oylarımızı üyelerin emeğini çalıyor diye değerlendiremezsiniz, o halde NPC oyun değerini arttırsaydınız? Bizim önerdiğimiz ve Kemal Bey’in burun kıvırdığı şehir bazlı seçim sistemimiz olsaydı, bütün büyükşehirlerde NPC oy deli gibi etki edecekti ve emek veren, daha fazla miting yazan sistemde daha çok oya sahip olacaktı. Neden bunu önermediniz, neden bu fikri desteklemediniz? Bize, yazdığınız sisteme uyduğumuz için “emek hırsızı” damgası vuramazsınız. O halde sistemi düzgün yazıp bize öyle sunacaksınız. Son anda rakibinizin 18 oyunu silmeye çalışmayacaksınız.

Yönetimi tehdit ettik mi?

Emir Bey sunucu yönetimini tehdit ettiğimi ileri sürüyor ama benim hiçbir tehdidim olmadı. Seçim gecesinde Kemal Bey bizim emeğimizle, çabamızla, alın terimizle kazandığımız helal oylarımızı kastederek “Sonraki seçimlerde, bu seçimde %70 oranında şaibe varmış gibi hareket edeceğiz.” dedi. Bunun üzerine ben de bize haksızlık yapıldığını, şaibe iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediğimi söyledim. Bizi şaibe yapmakla yani bizi hileyle suçlayan birinin iddiasını neden kabul edeyim? Ayrıca arkadaşlarım benim adamlarım değil, onlar benim birlikte yol yürüdüğüm insanlar; sizin sunucunuzda yönetimdeki herkes iradesini ve aklını Kemal’e teslim etmiş olabilir ama bizde öyle bir durum yok. Ve seçim çalışmalarını birlikte yürüttüğüm arkadaşlarımla bize yapılan haksızlık hakkında konuşmam ve tartışmam çok doğal değil midir? Bizimle ilgili bir konuda, bize ciddi bir “hile yaptılar, şaibe yaptılar” iddiası yöneltilmişken ve bunu da seçim sonuçlarını belirleyen ve oyları sayan yönetim yapıyorken biz neden kendi aramızda bu meseleyi tartışmayalım? Siz yöneticiliğinizi kötüye kullanın, haksızlık yapın, bizim oylarımızı silmeye çalışın, bir de üstüne bize şaibe yaptılar damgası vurun, buna karşı ben bir laf edince de yönetimi mi tehdit ediyorum? Hadi oradan.

Dayatmacı ve tehditkar bir yönetim anlayışı mı sergiledik?

Emir Bey’in öne sürdüğünün aksine, biz her zaman uzlaşmacı ve katılımcı bir anlayışla hareket ettik. Yönetimin bir üyesi olarak tabi ki sunucu için iyi olacağına inandığım düşünceleri savunmam ve bazı düşünceleri de sonuna kadar savunup taviz vermemem çok doğaldır. Kendisi de şu anda bu düşüncesinden taviz vermiyor, ben ona dayatmacı veya tehditkar diyor muyum? Emir Bey, bilmenizi isterim ki her insan sizin istediğiniz gibi düşünmek zorunda değildir ve insanlar sizin istediğiniz kalıplarda şekillenmek ve o kalıplarda yaşamak zorunda değildir. İsteyen istediği düşünceyi destekleyebilir ve savunabilir. Yönetimde benim bir düşüncem varsa mutlaka karşımda da bir düşünce vardı. Ve bu son derece doğal bir şey çünkü düşünmek, insanı insan yapan eylemdir. Ben yönetimde sizin veya Kemal’in dediğine neden noter gibi “evet evet” deyip direkt onaylayayım? Ben o yönetim ekibinin bir parçası olarak konuşma hakkına, düşüncelerim ifade etme hakkına sahip değil miyim? Her şeyden önce, sunucuyu her şekilde kayıtsız şartsız destekleyen, sunucuya emek veren bir üye olarak düşüncelerimi ifade etme hakkına sahip değil miyim? Emir Bey’in dayatmacı olduğu iddiasını reddediyor ve kendisine, kendisinin destekçisi olduğu rejime iade ediyorum. İnsanların şikayetlerini önemsemeyen, insanları haksız yere sunucudan yasaklayan, emek vererek rol yapan insanlara şaibeci ve hileci iftirasını yapıştıran, insanlara adaletsizlik yapmayı şiar edinmiş ve kimsenin düşüncelerini dinlemeyip sadece bir kişi ne istiyorsa onu yapan bu rejim, dayatmacılığın kitabını yazmıştır. İnsanlara istememelerine rağmen, kimsenin desteklemediği yasaklarla onları sıkboğaz eden, bir kişinin düşüncelerini herkese empoze eden ve dayatan sizsiniz. Benim sabit fikirli olduğum konular vardır ama biz hem TCRP’de hem South’da bugün itibariyle 40 kadar oylama açtık ve insanların düşüncelerini dinleyip alacağımız kararları ve sistemde yapacağımız değişiklikleri insanlara danıştık. Bunun dışında, işi bilen insanlarla saatlerce görüşmeler yaptık ve onları yönetimimize dahil edip onlara görevler vererek istişareyi elimizden geldiğince yaptık. 40 kadar oylama açan bir yönetim anlayışını asla ve asla “dayatmacı” olarak suçlayamazsınız. Biz istişareye önem vermemizin yanında çoğulcuyuz da ve elimizden geldiğince demokratız da.

Sunucudan çıkmakla yönetimi tehdit ettik mi?

Emir Bey’in iddia ettiği gibi biz asla sunucudan ayrılmakla kimseyi tehdit etmedik çünkü bizim amacımız insanlara adil ve kaliteli bir rol ortamı oluşturmaktı. Biz bu amaca hizmet etmek için kendi sunucumuzu açmayıp bu sunucuyu destekledik. O kadar insanı biz getirdik. Biz sadece rolü 1 günlüğüne bırakarak bir protesto gerçekleştirdik ve bu protestoda da sadece “bakanlık kanallarının açılmasını” istedik. Çünkü siyaset rolünü odağına alan ve henüz başka bir rolün yapılmadığı olan bu sunucuda kanal sıkıntısı olmamasına rağmen, iki kişinin şahsi inadı uğruna bize yani siyaset rolü oyuncularına rol yapacak alan bırakmadılar. Bizim güzel bir hükümet rolü yapmamızı istemediler. Bizim zaten iyi bir hükümet rolü yapmamızı istemeyenlere bakarsak, karşımızda oylarımızı silmeye çalışan kişilerin olduğunu görürüz. Yani 10 kanal açsan ne olacak? Zaten bütün sunucularda bakanlıkların kanalları var ve en gereksiz roller için bile onlarca gereksiz kanal açılıyor. Sen, siyasetin direği olan sunucuya siyaset rollerinin yapılması için kanal açmıyorsun. Böyle bir şey olabilir mi? Biz dedik ki kanalları dolduracağız, bir sürü icraat atacağız, sunucuyu güzelleştirmek için de elimizden ne geliyorsa yapacağız. Ama hayır, inat ettiler ve açmadılar. Yönetime sundum, yönetimde direkt Kemal ve Can reddetti. Doğru düzgün bir gerekçe sunamadan reddettiler. İnsanlara sorulsun dedim, bizde sunucularımızda şu anda 40 küsür oylama yaptık, aynı şekilde insanlara soralım dedim ama şiddetle karşı çıktılar. Çünkü onlar da insanların bunu kabul edeceğini biliyordu ve %80’le bunun kabul edileceğinin farkındaydılar. Gereksiz yere inat ettiler ve insanların ısrarla istediği bir düzenlemeyi yapmadılar. Bizde daha bundan bir ay önce oylaması oldu ve %75’le insanlar bakanlıkların ayrı kanalları olması gerektiğini savundu ve oylamada 60’a yakın kişi oy kullandı. Bizde yapılan oylamalarda benim, kurucu olarak bile kaç defa fikirlerim reddedildi, kaç defa istediğim şeylere insanlar hayır dedi ve ben ne yaptım? İnsanlar böyle istiyorsa başım gözüm üstüne. Neden? Çünkü bu sunucu, sunucu sahibinin ve onun çevresindeki birkaç elitin sunucusu değil. Bu sunucu herkesin sunucusu. Bu sunucu emek veren ve daha güzel bir ortam için her gün mücadele veren insanların sunucusu. Siz neden aynısını yapmadınız? Biz, siyaset rolü oyuncuları olarak partiler fark etmeksizin hepimiz bir ağızdan bu düzenlemenin gelmesini istedik. Neden bizim hak ederek kazandığımız seçim sonuçlarını bize zehir ettiniz? 3 hafta boyunca verdiğimiz sayısız emeği, neden burnumuzdan getirdiniz? Bunu yapmaya hiçbirinizin hakkı yoktu. Bizim, sunucuya emek veren bütün siyaset rolü oyuncularının (parti fark etmeksizin) emeklerini çöpe atmaya hiçbirinizin hakkı yoktu. Biz isteğimizi ısrarla yerine getirmediğiniz için protesto yapma kararı aldık. Bugün hangi medeni toplumda, toplulukta protesto hakkı yoktur? Biz sizin istediğiniz kurallar tarafından şekillendirilmek zorunda mıyız? Biz çoğunluk olarak sizin %1’lik azınlığınıza bağlı kalmak mı zorundayız? Siz ne hakla insanlara kendi düşüncelerinizi böylesine dayatabiliyorsunuz? Bizim rol oyuncuları olarak istediklerimizi yapmalısınız, yapmayacaksanız da biz sizin sunucunuzda neden rol yapalım? Biz bu dünyaya geliyoruz, günlerimizi haftalarımızı hatta aylarımızı rol yapmaya ayırıyoruz ve sonra da Kemal diye birinin ve onun düşüncelerini herkese empoze edenlerin köleliğini yapıyoruz. Öyle mi? Ne biz sizin köleniziz ne de siz bizim efendimizsiniz. Biz üyeler olarak sunucuları ayağa kaldırır ve sunucuları yıkarız. Üyelerin isteklerinin önünde hiçbir güç duramaz. Sistemi kaliteleştirmek adına, rolün işleyişi için bazı rol kurallarını getirmek adına tabi ki bazı düzenlemeler yapabilirsiniz ama emek veren insanların emeklerini hiçe sayacak, rol yapanların rol zevkini elinden alacak ve onları sizin kuklalarınız haline dönüştürecek hiçbir şeyi yapamazsınız.

Yönetimde nelere karşı çıktık?

Emir Bey’in iddia ettiği gibi, ben yönetimle her zaman fikir ayrılığına düşmedim veya yönetimin karşısında yer almadım. İçinde bulunduğum bir şeyin karşısında nasıl yer alabilirim? Yönetim dediğimiz yapıyı zaten benim de dahil olduğum altı kişi oluşturuyordu. Yönetimde farklı insanların farklı görüşlere sahip olması ve bu farklı görüşleri savunmasından daha doğal ne olabilir ki? Eğer Emir Bey’in, yönetimden kastettiği Kemal ve Can ise, kendisini hemen düzeltmem gerekir: O iki kişi insanların emeklerine çöken, hepimizin hakkını yiyen, yönetimi gasp eden gaspçılardır. Bu kişiler tek başlarına yönetimi oluşturmuyorlardı ki? Yönetim hep altı kişi denen gruptan, bu grupta bulunan insanlardan oluşuyordu. Eğer yönetim baştan beri bu iki kişiden oluşuyorduysa, bize yalan söylenmiş demektir. Bize zaten Can en başından “sunucuda sunucu sahibinin dediği olur” anlayışıyla sunucunun yönetildiğini söyleseydi, biz en başta tavrımızı ona göre alırdık. Ama bana her zaman yönetimin bir ekip olduğu, ekibin karar aldığı söylendi ve ben de her zaman bu ekibin bir parçasıydım. Dolayısıyla ben yönetime karşı olamazdım çünkü zaten yönetimin içindeydim, yönetimi oluşturan unsurlardan biriydim.

Emir Bey, benim yönetimde sunulan fikirlere karşı çıktığım zamanlar bu fikirlerin karşısında durduğumu, sorunları çözümsüzlüğe götürdüğümü belirtmiş. Başkaları nasıl yönetimde fikir sunuyorsa ve bu fikir başkalarının fikirlerinin karşısında duruyorsa; benim de yönetimde fikir sunmam ve bu fikrimin başkalarının fikirlerinin karşısında durması normal değil mi? Yönetimde başkası bir fikir ifade edince ben bunu doğrudan kabul mu edeyim, benim aklım yok mu, düşünme becerim yok mu? Aksine, ben her daim yönetimde fikirlerin ifade edilmesini, farklı fikirlerin tartışılmasını, insanların düşüncelerine önem verilmesini ve çoğulculuğu savundum. Ancak yönetimde birilerinin kuklaları benimle aynı anlayışı paylaşmadı. Emir Bey’in iddia ettiğinin aksine, ben her konuda sunucuda oylama açılmasını istemedim: Sadece Türk siyasi tiplemelerinin insanlar tarafından kullanılmasını yasaklayan ve insanların yabancı aktörlerin aynı fotoğraflarını defalarca atıp doğru düzgün miting fotoğrafı bile atamadığı sistemin insanlara sunulmasını istedim çünkü bu konuda sunucunun çok büyük bir kısmının bu yasağa karşı olduğunu düşündüm ve ikinci olarak da bakanlık kanallarının açılması gerektiğine ilişkin düşüncemin insanlara sunulmasını istedim çünkü benim konuştuğum herkes (iki tiran hariç) bunu istiyordu ve demokrasinin bu büyük sorunu çözebileceğine kesin olarak inandım. Yönetim ekibinin kendi içinde anlaşamadığı konularda üyelere bir şeyleri sorması ve üyelerin fikirlerini dinleyerek üyeleri “insan” yerine koyması bence son derece doğal ve doğru bir davranıştır. Yaptığımda yanlış bir şey yok ki. Oylamaları yönetimde kaybettiğimi söylüyor ancak oylamalarda yönetim ekibinin çoğunluğunun benimle aynı fikirde olmaması çok doğal: Birinci olarak, her insanın kendi fikirleri, düşünceleri, kendi mantığı var. Bu yüzden de düşünceler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. İkincisi, yönetime alınan kişileri ben belirlemedim, belirlenen kişiler hep Kemal ve Can’ın görüşlerini neredeyse sorgulamaksızın kabul ediyordu. Dolayısıyla bir noter masasında, bir tiranın her fikrinin onaylanması ve tiranın katılmadığı fikirlerin hiçbir şekilde onaylanmaması beklenen bir şeydir. Burada da eleştiriyi özgürce düşüncelerini ifade eden bana değil, insanların düşüncelerini hiçbir şekilde destekleyebileceği çoğunluğu edinemeyeceği bir yönetim yapısını kurup kendine noter masası kuran tiranlara yöneltmelisiniz. Emir Bey bana, Kemal’in istemediği ancak yönetim ekibinin aldığı bir kararı gösteremez. Çünkü öyle bir karar yok.

Emir Bey’in açıklamalarında şu dikkatimi çekti ki kendisini hepimiz gibi yönetimin bir parçası olarak görmemekte, kendisini sistem olarak hatta sistemin kendisi olarak görmektedir. Oysaki Emir Bey bu sistemin bir parçasıdır, asla bu sistem değildir. Kendisi yönetimin belirlediği sunucu kurallarından ve politikalarından bahsediyor ama bu kural ve politikaları yönetim nasıl belirlediyse, aynı yönetim bunları değiştirmeye de yetkili değil midir? Ben tabi ki bazı kural ve politikaları eleştirebilirim ve yönetimden biri olarak da bunların değiştirilmesini istemem, bu kuralları yapan organın bir parçası olarak benim en doğal hakkımdır. Ben kurallara aykırı davranmadım, kuralları değiştirmek istedim. Kuralları değiştirmek isteyebilirim çünkü neredeyse bütün kurallar ben yönetime dahil olmadan önce hazırlanmıştı. Kendi onayımın olmadığı ve aklıma yatmayan kuralların tamamını kabul etmemem ve kendi düşüncelerimi yönetime sunmam doğal değil midir?

Emir Bey’in “tipleme politikasının tartışıldığı dönem” olarak nitelendirdiği dönemde, siyaset rolü yapmak isteyen insanların tipleme alınması tamamen yasaklandı. Bu yasağı bir kişi koydu ve diğer kişiler de insanların istemediği ve insanların ısrarla değişmesini istediği bu yasağı sırf Kemal istiyor diye desteklediler. Yönetimde doğru düzgün tartışma bile yapılmadan herkes Kemal’e oy verdi ve üyelerin isteğine yönetim kulaklarını tıkadı. Emir Bey, siyasi görüşlerinden ötürü bir siyasi tiplemenin alınmasını engellemeye çalışmıştır ve şunu belirtmeliyiz ki bizim yönetim anlayışımızda insanlar siyasi görüşlerine göre veya diğer özelliklerine göre ayrıştırılmamakta ve insanlara siyasi görüşlerinden dolayı pozitif veya negatif bir ayrımcılık yapılmamaktadır. Biz de bu ayrımcılıkların sonuna kadar karşısındayız.

Yönetime meydan mı okuduk?

Emir Bey ekibimi alarak yönetime meydan okuduğumu iddia ediyor ancak sunucunun en az %80’inin bakanlık kanallarının açılmasını istediğini unutuyor. Sunucunun %80’ini benim ekibim mi oluşturuyordu? İnsanların isteklerine o kadar kulaklarınızı tıkayarak kendi düşüncelerinizi empoze etmeye alışmışsınız ki insanlar “biz şöyle bir ortamda rol yapmak istiyoruz, bize niye zorluk çıkarıyorsunuz” diye yakınıyorlar ve onları duymuyorsunuz. Size yakınanlar ise bu sunucunun insanları, bu sunucuya emek veren insanlar. Emir Bey her şeyi iddia edebilir ama benim ve bakanlık kanallarının açılmasını isteyen, sunucunun en az %80’inin, bu sunucuya emek vermediğini iddia edemez. Ben sunucuda o dönemde bulunan bütün üyeler adına konuşuyorum ki, siz bizim haklarımızı elimizden almış ve kendi saplantılı düşüncelerinizi sunucuda uygulamak isteyen, rol alemini bir yıla yakındır Hera’ya teslim eden, Hera’nın şakşakçılığını yapmaktan ve onların yaptıkları adaletsizliklerin sürdüğü uzantı bir yer kurmaktan başka hiçbir şey yapmadınız. Bir de, sunucudaki bütün aktif üyeleri “sunucudan çıkmak isteyen birkaç kişi” diye yorumlamanız yok mu, rezalet. Güneş bu kadar da balçığa bulanmaz, gerçek bu kadar da insanlardan saklanmaya çalışılmaz. Bu kadar da değil.

Protestolarımız sunucuyu mu kirletti?

Emir Bey bizim “sözde” protestolarımızın sohbeti kirlettiğini iddia etmiştir. Hayır Emir Bey, bizim ifade özgürlüğümüzü kullanmamız dünyada bir insanın yapabileceği en temiz eylemdir. Bize, sunucudaki bütün üyelere ettiğiniz bu aşağılamayı hiçbir şekilde kabul etmiyorum ve bütün üyeler adına reddediyorum. Sunucuya emek veren, sunucuyu kalkındıran üyeler sunucuyu kirletmemiştir ama sunucuyu sizin baskıcı ve dayatmacı rejiminiz kirletmiştir. Sunucuyu, sözünden çıkmadığınız Kemal’in despotluğu kirletmiştir. Sunucuyu, sizin yönetiminizin oy çalmaya çalışması, emek veren rol yapan insanlara attığınız iftiralar kirletmiştir. Ne yazık ki kendi kendinizi kirlettiniz.

Emir Bey yönetimi protesto etmek gibi bir yasal hakkımızın bulunmadığını iddia etmiş. Bizim protesto hakkımız, ifade özgürlüğümüz hiçbir sunucudan kaynaklanmamaktadır. Bizim sadece insan olmamızdan kaynaklanan ifade özgürlüğümüz, kendisini sunucu sahibi ilan eden (buna şu an yönettiğimiz sunucu ve bizler de dahiliz) kimsenin tekelinde değildir ve kendisine sunucu sahibi diyen hiçbir kişinin iki dudağı arasında veya iki parmağı arasında değildir. Bizim üyeler olarak bu haklarımız her zaman vardır ve bizim düşüncelerimizi ifade etme hakkımız, sunucu sahiplerinden tamamen bağımsızdır. Bizim üyeler olarak ifade özgürlüğümüzü, elimizden kimse alamaz ve sunucu sahipleri de hiçbir bahaneyi ileri sürerek veya hiçbir maskeyi takarak bizim düşüncelerimizi ifade etmemize engel olamazlar. İnsanları sunucu sahibi diye geçinen birkaç kişinin eline köle yapan, insanların özgürlük bilincini ellerinden alan bu baskıcı zihniyeti hiçbir zaman savunmayacağız. Güneş doğudan batsa ve batıdan doğsa da, biz kula kulluk edilmesinin paravanı olmayacağız. Kula kulluk edilmesinin, insanların köleleştirilmesinin paravanı olanlar utansın. Sunucuların da hukukları vardır ve biz bu hukuk düzenleri içerisinde her daim “hürriyet karinesi” ni savunacağız. Özgürlüğün esas olduğunu ve ayrı bir kuralla özgürlüğün kısıtlanmaması durumunda özgürlüğün sınırlandırılamayacağını savunacağız.

Sunucuyu kim kapattı?

Emir Bey benim eksik bilgiyle insanları yanılttığımı iddia etmektedir. Ben sunucunun kapatılması kararının iki kişiye ait olduğunu söyledim. Çünkü Can bana bu kararı Kemal ile birlikte aldıklarını, kararın iki kişinin kararı olduğunu söylemişti. Emir Bey’in dediği doğru ise Can bana yalan söylemiştir. Ama eğer Can’ın dediği doğruysa Emir Bey yalan söylüyordur. Hangisi doğru hangisi yalan söylüyor bilmiyorum çünkü onlarca insanın emek verdiği ve bizim de sunucumuzun bütün o anda aktif olan bütün kitlesini getirerek dişimizi tırnağımıza takarak çaba vererek yaşattığımız sunucu iki veya üç kişinin tek bir kararıyla kapatılmıştır. Bize hiçbir şey sorulmamıştır, üyelere fikirleri bile sorulmamıştır. Bu kadar emek veren insanlar adeta yok sayılmıştır. Biz emekleri yok sayan her anlayışın karşısındayız.

Yönetimi eleştirecek son kişi miyim?

Emir Bey diyor ki ben mitingler ve harcanan emeklerin arkasına sığınarak hak helalliği mevzusuna girebilecek, sunucu içerisinde rol yapan insanların özellikle de siyasilerin rollerine saygı duymak konusunda yönetimi eleştirecek son kişi bile değilmişim. Hadi oradan Emir! Bu sunucuyu ayağa kaldırmak için arkadaşlarımızı, dostlarımızı, bizden aylardır cevap bekleyen ve harekete geçmemizi bekleyen insanları sunucuya getirdik. Rol yaptık, rol yapacak insan bulduk, karşımızda rakip olarak rol yapacak, bir sürü miting yazan insanlar getirdik, kendi sunucumuz olmamasına rağmen kendi sunucumuzmuş gibi ilgilendik. Çünkü gerçekten kendi sunucumuz olduğuna inanmıştık. Ve üzülerek söylüyorum ki hata etmişiz. Rol tarihi de bu nankörlükleri yazsın. İnsanların verdiği emeklerin karşılığını nasıl alamadıklarını, onca emeğe rağmen bize nasıl nankörlük edildiğini rol tarihi yazsın ve kimse unutmasın. Emir Bey’in sistem açığı iddialarına yukarıdaki paragraflarda detaylıca cevap verdim ama yine de burada kısaca cevap vereyim: Biz seçim sisteminin açığını kullanmadık. Bu iftiradır, bana ve seçimlerde emek veren herkese iftira atıyorsunuz. Seçimlerde kaybettiğiniz için, yenildiğiniz için, bizim emek vererek elde ettiğimiz zaferi haksız göstermeye çalışıyorsunuz. Biz yönetimin açıkladığı sisteme göre siyasi stratejimizi belirledik, her partinin belirlediği gibi. Sizin bizden eksiniz yoktu aksine artınız vardı: Siz hiçbir seçim kazanmadan iktidar rolü yaptınız, yönetimde daha erken bulunduğunuz için iktidar rolleri yapıp devleti yönetme gücünü sonuna kadar kendiniz için kullandınız. Hatta eski parti kabul edildiğiniz için (daha öncesinde seçimlere katılıp oy kazanmamanıza rağmen) bizden daha fazla oyunuz ve sandalyeniz oldu mecliste. Sistemin yarattığı haksızlıkları eleştireceksek, önce sizin sebep olduğunuz haksızlıklardan başlayalım. Biz kimseye haksızlık yapamdık, sadece sistemi uyguladık. Sistem açığı diyorsunuz, kime göre açık? Neye göre açık? Siz sistemde açık var diyemezsiniz, sistem zaten olduğu gibidir. Eğer sistemde güncellemek veya değiştirmek istediğiniz şeyler varsa bunları pekala değiştirebilirdiniz, bunları pekala sunabilirdiniz ama çıkıp da mevcut sistem sizin fikirlerinize uymuyor diye bizi emek hırsızlığıyla, şaibelikle, hilecilikle asla suçlayamazsınız. Haddinize değil. Hele adalet mücadelesi vermemiş birinin hiç haddine değil.

Emir Bey bilsin ki benim insanlardan isteyeceğim bir helallik yoktur. Ben emek vererek rol yapan, daha güzel ve adil bir rol alemi için mücadele eden herkese hakkımı helal ediyorum. Hakkımı sadece oy çalanlara, iftira atanlara, insanlara haksızlık yapanlara ve rol alemini Hera’ya teslim edenlere helal etmiyorum.

Emir Bey ooc sunucu dışı oy ile seçim kazandığımızı iddia etmiş. Biz, her parti nasıl ooc oy kazanıyorsa, o şekilde oy kazandık. Emir Bey ile aramızdaki tek fark, onun bizim kadar iyi örgütlenememiş ve bizim kadar başarılı bir seçim stratejisi geliştirememiş olmasıydı. Eğer kuralları ihlal ettiğimizi iddia ediyorsa, bu iddiasını gelsin ispat etsin. Biz haksızlık yaptıysak gelsin herkesin önünde kanıtlarını sunsun. Kanıtı olmadan da bizi haksızlıkla itham etmesin, bize iftira atmasın.

İnsanlar haksız yere yasaklandı mı?

Emir Bey’in dediği doğru değildir, Oğuzhan Sayar’ın sunucudan yasaklanması kesinlikle haksızdı. Oyları sayan kişinin bir siyasi partinin genel başkanı olması nedeniyle kendisinin bu konuda endişelerinin olması doğaldır. Kendisi başka bir seçimde, bizim yönettiğimiz bir seçimde bize benzer ithamlarda bulunmasına rağmen biz onun iddialarını dinledik, değerlendirdik ve onu asla yasaklamadık. Zaten kendisi sizin bahsettiğiniz geceden sonra sunucuya dönüp rol yapmaya devam etmek istediğini söyledi. İnsanların seçim gecelerinde heyecanlanmaları ve farklı hislere kapılmaları doğaldır, iftira her ne kadar yanlış olsa da, yönetimin bunu olgunlukla karşılayıp o kişinin emeklerine sahip çıkması gerekirdi. Kendisi tek bir kişinin kararıyla yasaklandı ve yönetime bu konu danışılmadı bile. İnsanların haksız yere sunuculardan yasaklanmasına ve insanlara hiçbir koşulda savunma hakkı tanınmamasına her zaman karşı çıktım ve bundan sonra da karşı çıkacağım. Adamla sizi görüştürmek istediğim vakit, yönetimi gasp edenler olarak neden onun savunma hakkını önemsemediniz? Neden sunucuyu adaletle değil de intikam alma amacıyla yönettiniz? Burada hesap vermesi gerekenler sizlersiniz.

Oyuncuların haklarının savunulmasının önündeki engel miydik?

Emir Bey beni ve sunucuda demokratik haklarını kullanarak güzel bir şeyin gelmesini isteyen onlarca üyeyi “oyuncuların hakkına girilmesinin önündeki engel” olarak nitelendiriyor ve benim de oyuncuların hakkına girdiğimi söylüyor. Hayır Emir, bizim üç hafta boyunca verdiğimiz bütün çabayı sen çöpe attın. Senin yüzünden üç hafta boyunca verdiğimiz bütün emekler ve sonrasında da aylarca her türlü rol yapma isteğimiz heba oldu. Buna sen ve hala utanmadan savunduğun iki insan olarak sebep oldunuz. Üyeler olarak hiçbirimiz ne sana ne de o iki tirana haklarımızı helal etmiyoruz. Benim de kendi sunucumu bırakıp bu sunucuya verdiğim emekler, yazdığım mitingler ve getirdiğim bütün insanlar ve onların emeklerinin tamamı haram olsun.

Sunucuda emek vermedik mi?

Emir Bey’in hesabı yanlış. Hesabı yanlış çünkü npc oyların sayımında o sadece Barış Yasaman’ı bir kişi olarak değerlendiriyor. Oysaki Barış Yasaman bir kişi değildir. O sunucuya emek veren, o sunucuda rol yapan bütün partiler, bütün üyeler ve bütün insanlar tek bir kişidir: Emek veren insanlar. Hepimize haksızlık yapılmıştır. Bana haksızlık yapılmamıştır sadece. Başkasına haksızlık yapılmamıştır sadece. O haksızlık hepimize yapılmıştır. Biz herkesin hakkını savunmaya ve herkesin hakkı için adalet mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Can gibi hiçbir zaman “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışıyla adaletsizliklere gözlerimizi yummayacağız.

Yazının Sonu (Benle ilgili)

Burada da bir yazımızın sonuna geldik. Yazımı okuyanlara teşekkür ederim.

“Nasılsın, neler yapıyorsun?” dediğinizi duyar gibiyim. Ben idare ediyorum. Vaktim çoğunlukla sunucularda yöneticilik yapmakla, bin tane sorunla uğraşmakla ve o sorunları çözmekle geçiyor. Vakit buldukça ise, asıl istediğim işi yani kural yazma ve sistem yazma işini yapıyorum. Tabi son zamanlarda hiçbirine vakit bulamıyorum. Kaçıp gidesim geliyor bu karmaşadan, bu hengameden. İşler yakamı bırakmıyor, sürekli peşimdeler. Bitmiyor, bitmiyor, bitmiyor… Çalışmaktan yazı yazamıyorum, en sevdiğim şeyleri bile yapamaz hale geldim. O kadar projem var ki aklımda, hazırladığım taslaklar ve daha bir sürü şey… Rol alemine katabileceğimiz çok çok çok fazla şey. Peki bırakabilir miyim buraları? Bilmiyorum. Bıraktığım zaman her şeyin daha kötüye gideceğini hissediyorum. Ama şu bir gerçek ki: Bu yıl, eskisi kadar aktif olamayacağım. Hatta kendime söylemeye bile korkuyorum ama “bu yıl olmayacağım”. Hepimizin hayatı farklı, hepimizin yaptığı bin tane şey var. Rol alemi için çok çok çok daha fazlasını yapmak isterdim. Ama artık hayatımın yoğunluğu buna izin vermiyor. Bu yaz elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştım, keşke daha fazla zamanım olsa da yapabilsem. Ama zamanım yok…

Beni düşmanlarım da yaraladı ama en çok dost sandıklarım yaraladı. Sevdiklerim, değer verdiklerim, güvendiklerim yaraladı. Hepsinin yaralarına rağmen yoluma devam ettim. Sırtımdaki hançerlere rağmen her zaman da yoluma devam ederim. Düşe kalka. Ama şu anda daha büyük bir sorunla karşı karşıyayım: Hayatım, rolle daha fazla vakit geçirmeme izin vermiyor.

Eskisi gibi sık görüşür müyüz bundan sonra, bilmiyorum. Eğer fazla görüşemezsek de, belki yaza kadar görüşemezsek veya belki hiç görüşemezsek de, kendinize iyi bakmanızı isterim. İnsanları sevmenizi, merhametli olmanızı, adalet kaygınızın olmasını isterim. Tabi gerisi size kalmış ama benim gönlümden geçenler bunlar.

Ve son sözüm: Güneşin sadece geceleri battığını, güneşin sabah yeniden doğacağını unutmayın. O halde, tekrardan görüşmek üzere.

Her zaman sevgiyle kalın 🙂