Bunge La Uganda

Bunge La Uganda

Şu ana dek bizi takip eden okurlarımızı en yoğun sevgilerimizle selamlıyoruz. Bu hafta bir anayasa işimiz vardı bir de sınav haftasına girişimiz olduğundan geniş bir içerik hazırlayamadıysak affedin. Sitemize yeni gelen bildirim özelliğini kabul ederek yeni yazılarımızdan anında haberdar olabilirsiniz. (IP depolama ve girdiğiniz elektronik alete ilişkin hiçbir veri depolanmamaktadır, bildirim sağlayıcımızdan ilgili bilgiyi öğrenebilirsiniz.)

Bu ifade Uganda dilinde Uganda Parlamentosu demek. Neden bu başlığı seçtik? Çünkü TCRP Meclisi ne yazık ki Uganda Parlamentosunun bir farklı sürümü. Şimdi Uganda pardon TCRP meclisini görelim.

Milletvekili dağılımı kararını düzelterek ve Mecliste kabul edilerek Başkomutanlık yetkilerini gasp eden yasayı iptal ederek hukuk savaşına katkıda bulunan TCRP Anayasa Mahkemesini gönülden kutluyoruz.

Yazımızı ortalama 14 dakikada okuyabilirsiniz. (Bölümleri ayrı ayrı da okuyabilirsiniz.)

MİT’in Cumhurbaşkanına Kuantum Uydusuyla gönderdiği gizli mesaj

Biraz eğlenerek başlayalım çünkü bizimle bayağı bir eğlenmişler. Geçen günlerde Paralel Müsteşar Gigi Hadid (Ada Alparslan) Cumhurbaşkanına kuantum uydusu aracılığıyla önemli bir mesaj yolladı.

Kuantum uydusu teknolojisi geliştirmişiz hem de %100 yerli ve milli.

Vallahi öyle hatta inanmıyorsanız kanıtları da var.

Hem de İlyas Paşamızın talimatlarıyla.

https://www.bbc.com/turkce/haberler-37098653 (kuantum uydusuna ilişkin ayrıntılı bilgi almak isteyenler buradan bakabilir)

Biz 100 milyar dolarlık proje yapmışız. Yani doları hesap edersek az çok 800 milyar TL ile bunu yapmışız. Bunu yapabilmemiz için sadece maddi kaynağın temini için yıllık 60 milyar TL olan Savunma Bakanlığı bütçemizin 13 katını sadece bu işe harcamamız gerekiyor.

Gerçekleri anlatan hamleler:

Şah

Mat

Oyun bitti.

Bu konu hukukla pek ilgili olmadığından üstünde fazla duramayacağız ama her insanın aklı var her insanın mantığı var. Bu yazıyı şu fotoğrafla bitirelim:

ağam bizimle eğleniy - uludağ sözlük

AYM mülga mı eder iptal mi eder?

AYM’den kastımız Anayasa Mahkemesidir. Öncelikle bize bu yazıyı yazdırmaya neden olan AYM Kararını paylaşalım.

Bu kararın hukuka uygunluğunu ve ilgili mevzuatı yazımızın 8. bölümünde ayrıntılı olarak inceleyeceğiz, bu bölümde yalnızca AYM’nin yasayı ”mülga etme” durumu üzerinde kalacağız.

Mülga ne demektir? TDK’ya göre mülga ”varlığı kaldırılan” anlamına gelmektedir yani bir sıfattır. Mülga yasa, mülga kararname, mülga kurum gibi kullanılabilir ve ancak bir adın önüne gelerek sıfat olarak kullanılabilir. Bu yüzden ”mülga etmek” durumu söz konusu değildir.

Mülga sıfatını oluşturan kökün ad durumu ”ilga” dır ve bunun anlamı ise ”(bir şeyin varlığını) ortadan kaldırma” demektir ve ilga sözcüğü bir ad olduğundan yine bir fiil olamaz ancak bu adın sonuna bir fiil geldiğinde o adla birlikte bir fiil olabilir yani ”ilga etmek” bir fiildir ve anlamı bir şeyin varlığını ortadan kaldırmaktır.

TBMM yasar, yasa koyar, yasa çıkarır ve diğer bazı kavramlarla bu yetkileri açıklanabilir ve TBMM yasa kaldırır, değiştirir ve yasalara yetkisi ölçütünde diğer işlemleri yapar. İlga etmek bir şeyin varlığını ortadan kaldırmaktır ve yasayı oluşturan makam TBMM ise yasayı kaldıran makam da yani onun varlığını ortadan kaldıran makam da TBMM’dir. Bu dilbilimsel düşünüşten sonra şunu demeliyiz ki bir yasanın ilga edilmesi yani varlığının ortadan kaldırılması TBMM’nin yetkisi dahilindedir.

AYM’nin bir şeyi mülga edemeyeceğini anladık çünkü bir şey mülga edilemez, ilga edilebilir. Mülga kılınabilir ancak mülga edilemez. Ayrıca bazı yasalarımızda da gördüğümüz üzere mülga olma yani ilga edilme işlemi bir yasayla yapılıyor yani bir AYM Kararıyla yapılmıyor. Örneğin:

5237 sayılı TCK’nın 141 inci maddesinin 2 inci fıkrasının güncel metni
6352 sayılı Kanunun 105 inci maddesinin 5 inci fıkrasının a bendi

Burada görüldüğü üzere TCK’nin bir maddesinin fıkrası artık mülgadır yani ilga edilmiştir. Bu da başka bir yasayla yapılmış bir işlemdir yani ilga etme işlemi bir yasama işlemi ile yapılmıştır yani yine yasama organınca yapılmıştır. Burada şunu da belirtmek gerekir ki ilga etmek artık kullanılır bir terim değildir, yürürlükten kaldırma terimi artık vardır ve bizce onun kullanılması uygundur.

Peki AYM’nin yasalar üzerinde onların Anayasaya uymadığına karar vermesi durumunda kullanması gereken yetki nedir?

1982 Anayasasının 148 inci maddesinin ilk fıkrası

AYM’nin buradan görüleceği üzere adı geçen mevzuatı denetleme yetkisi vardır.

AYM’nin verdiği iptal kararlarından biri

Bu yetki tabi kuru kuruya denetleme yetkisi değildir, yukarıdaki örnekte de görüleceği üzere Anayasaya aykırı bulduğu mevzuatı iptal etme hakkı vardır ve bunu kullanır.

Bu örneklerden de gördüğümüz üzere şunu diyebiliriz ki AYM’nin bir mevzuatı mülga etme (kılma), ilga etme, yürürlükten kaldırma gibi yetkileri mevcut değildir ki bu yetkilerin olması ona karşıt yetki olan yasa çıkarma yetkisini de sağlar bu da yargının modern sistemlerdeki konumuna ve varlık nedenine karşı kabul edilebilir bir durum değildir, onun sahip olduğu yetki iptal etme yetkisidir. İptal etme yetkisi yürürlükten kaldırma ile aynı sonucu doğursa da (iptal edilen mevzuat, yürürlükten kaldırılan yani ilga edilen mevzuat gibi aynı şekilde, uygulanmaz) yetki doğuşu bakımından önemli başkalıklar göstermektedir.

Yasalar en az kaç oyla kabul edilir?

TCRP’de ne yazık ki anayasal bir kural sürekli olarak ihlal ediliyor. Bu kural, yasaların kabulü için gerekli olan oy sayısıdır ve Anayasanın 70 inci maddesinin 2 nci fıkrası ile düzenlenmiştir.

Anayasanın 70 inci maddesi

Birinci fıkradan anlayacağımız üzere TBMM bütün işlerinde üye tamsayısının en az yarısı ile toplanır. Anayasanın 58 inci maddesine göre TBMM 15 milletvekilinden oluşur.

15 milletvekilinin yarısı 7,5 olduğundan ve 7 ile toplanınca yarısı ile toplanamayacak olduğundan TBMM en az 8 kişiyle toplanabilir.

İkinci fıkradan anlayacağımız üzere Anayasada başka bir hüküm yoksa karar almak için koşul toplantıya katılanların salt çoğunluğunun oyudur. Ancak karar yeter sayısı ne olursa olsun üye tam sayısının üçte birinin bir fazlasından az olamaz. Üye tamsayısı 15 olduğuna göre üye tamsayısının üçte biri 5’tir. 5’in bir fazlası ise 6’dır. Yani TBMM (Anayasanın istisnaları dışında) en az 6 kişiyle karar alabilir. Ki Anayasanın istisna koyduğu konular hükümetin kurulması, yıkılması ve buna benzer Anayasanın diğer maddelerinde özel olarak belirtilmiş durumlardır. Olağan bir yasama faaliyeti bu istisnalara tabi tutulamaz ki bu istisnalar da zaten karar yeter sayısını arttırıcı nitelikteki istisnalardır, azaltıcı nitelikte değillerdir.

Yani anladığımız şudur, temel bir yasama faaliyetinde toplanmak için 8, karar almak için 6 milletvekiline ihtiyaç var. Peki TCRP’de kabul edilen bu açıdan hukuksuz olan son yasalara, yapılan oylamalara ve buna benzer diğer yasama işlemlerine bir bakalım.

1 – AYM Üye Seçimi Oylaması (Anayasaya Aykırı)

4 Kabul 1 Ret yani Anayasanın 70 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne aykırı olarak bu işlem yapılmıştır. Sonuç olarak hukuki bir geçerliliği yoktur.

2 – Muhafız Alayı Yasası (Anayasaya Aykırı)

3 Kabul 2 Ret yani Anayasanın 70 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne aykırı olarak bu işlem yapılmıştır. Sonuç olarak hukuki bir geçerliliği yoktur.

Bu iki yasama işlemi belirttiğimiz anayasal hükme aykırı olduğundan hukuken geçersizlerdir. Anayasa Mahkemesinin yapması gereken bu yasama işlemlerini Anayasaya aykırı olmasından ötürü iptal etmesidir.

Kimler yasa önerebilir?

Bize bu konuyu açtıran durum Merkez Bankası Başkanı Anya Güzel’in hukuksuz bir şekilde yasa önerisi sunmasıdır.

Acaba Anayasanın kaçıncı maddesi Anya Güzel’e yasa önerisi sunma yetkisi veriyor veya Meclis Başkanı hangi maddeye dayanarak bu yasa önerisini kabul edip bunu meclise sunuyor?

TCRP Anayasasının 65 inci maddesinde ilgili konu şu şekilde incelenmiştir.

Burada görüleceği üzere Bakanlar Kurulu ve Milletvekilleri koşulsuz olarak yasa önermeye yetkilidir (tabi Anayasaya aykırı yasa önerileri, İçtüzüğe uymayanlar vesaire dışında). Burada Bakanlar Kurulu derken Bakanlar Kurulunun başı ve bakanları atayan, görevden alan Başbakan kastedilmektedir. Yani pratikte Başbakan ve Milletvekilleri yasa önerisi sunabilmektedir.

Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi de belli koşullar altında yasa önerisi sunabilmektedir ki bu Anayasa Mahkemesinin yasama organına katılmak amacıyla kurulmasından ötürü değil TCRP’deki temel yasaların birçok açıdan yetersizliği göz önünde tutulduğundan öncelikle bizim kapsamlı ve güçlü yasa önerileri ile bunu düzeltme yoluna gitme kaygımız mevcuttu yani bu hüküm bu amaçla konulmuştur, başka bir amacı yoktur. Demokratik olduğuna pek inanmamakla birlikte bir mecburiyetin ifadesi olarak bu hükmün konulduğunu açıklayabiliriz.

Yani, Başbakan ve milletvekilleri yasa önerisi sunabilir. (AYM, Anayasada belirtilen koşullar çerçevesinde yasa sunabilir.)

Sonuç olarak, Merkez Bankası Başkanının sunduğu yasa önerisi tamamen hukuksuzdur ve yetkisi olmayarak bu işlem gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden de Anayasa Mahkemesinin yapması gereken ilgili yasayı Anayasanın 65 inci maddesine aykırılıktan iptal etmektir.

Tezkeresiz Tezkere

Dün TCRP’de bir yasa kabul edildi. Uzun adı Türk Hakları Koruma Komisyonu olan bu yasayı madde madde incelememiz gerekmektedir.

Öncelikle yasalar (kanunlar) örnek olarak şu şekilde isimlendirilir: Türk Ceza Kanunu, Siyasi Partiler Yasası, … Kanunu. Peki bu yasanın isimlendirmesi nasıl yapılmıştır?

Yasanın adı budur. Yasanın adı şu şekilde olmalıydı: Türk Hakları Koruma Komisyonunun Kurulmasına İlişkin/Dair Yasa/Kanun

Türk Hakları Koruma Komisyonu ne demek? Bu bir yasa adı mıdır? Yasaların adlandırılmasında bile çok ciddi yanlışlar yapan TCRP Meclisinin bu konuda bir an önce kendisini gerçek mevzuat sisteminden yasaları araştırarak geliştirmesi en azından şu yanlışını ortadan kaldırması gereklidir.

Yasa maddesine nasıl başlanacağına ve hangi zamanın kullanılacağına 3. bölümde değindik. Yineleme olmaması adına burada aynı bilgileri paylaşmayacağız.

Kurulan komisyon toplam 5 kişiden kuruluyor: Savunma Bakanı, 3 milletvekili ve 1 askeri temsilci. Öncelikle şunu sormamız gerekiyor: Bu milletvekilleri nasıl seçilecek? Milletvekillerinin TBMM tarafından, TBMM’de bunun için kurulmuş özel bir komisyon tarafından, Meclis Başkanının önereceği bazı adaylar arasından Bakanlar Kurulunca veya Cumhurbaşkanınca veya başka hangi yöntemlerle seçileceğinin yasada anlatılması hatta gerekirse ayrıntılı bir biçimde tanımlanması gerekmektedir. Bu yasa ilgili komisyonda üç milletvekili olacağı kuralını koyuyor ama bu üç milletvekilinin nasıl seçileceğini belirtmiyor. Bu önemli açıklık belirttiğimiz yöntemle ve gerçek mevzuatta yer alan milletvekillerinin bulunduğu komisyonların kurulmasına ilişkin yasa ve karar metinlerinde yer alan ifadelerle giderilmelidir.

Komisyonda Savunma Bakanı var ve bir de askeri temsilcinin olacağı belirtiliyor. Bu askeri temsilci nasıl seçilecektir? Askeri temsilcinin rütbesi ne olacaktır? Yani bir general mi bir albay mı yoksa bir teğmen mi, bu konuda aynı biçimde az da olsa ayrıntılı bir tanım yapılması gerekmektedir. Ayrıca askeri temsilci neyi temsil etmektedir? Askeri ihtiyaçların komisyonun faaliyeti açısından nasıl olacağına ilişkin bir bilgi gerekiyorsa bu konuda bilgilendirmenin Savunma Bakanlığınca yapılması daha uygundur. Ayrıca bu komisyonun vasfı ne olacak ki askeri temsilcinin buradaki görevi ne olacaktır? Komisyon oylama ile ilgili faaliyetler gerçekleştirecekse burada askeri temsilcinin olmasına olanak yoktur. Askeri temsilci dediğimiz asker siyasete en ufak bir şekilde bulaşmayacak şekilde kurulmuş bir ordu yapısının bünyesinde bulunmaktadır yani milletvekillerinin siyaset yapacağı yerde onun oy kullanması kabul edilemez. Komisyonun daha hangi vasfa sahip olacağı, oylama yapıp yapmayacağı veya konuyla ilgili ne yetkilerde olduğu da açıkça belirtilmemiş.

Amaç yeterli bir amaç ama komisyonun yetkilerinin üstte belirttiğimiz gibi ayrıntılı biçimde açıklanması gerekmektedir. Bir de Türkçe yanlışları göze çarpıyor.

Irak Türkmen Cephesi derken cephenin askeri terim olarak kullanılan anlamı üzerinde savaşın sürmekte olduğu bölge olarak tanımlanmaktadır. Eğer bir savaş varsa ve de bir cephe yani onun üzerinde sürdüğü bir bölge varsa Anayasanın 67 nci maddesinin 1 inci fıkrasına bakmak gerekir.

Bu hükmün belirttiği üzere savaş ilanı için TBMM’nin resmi bir ilanı gereklidir ancak biz böyle bir ilan görmedik. Bunun dışında yardım yapılması tabi belirlenebilir ancak Doğu Türkistan’ın bizim topraklarımız dışında olmasından kaynaklı olarak Anayasanın 67 nci maddesinin 3 üncü maddesi hükmünü incelemek gerekiyor.

Bu yardım eğer askeri bir yardım ise bu hükme göre hareket edilmeli ve tezkere veya tezkere gibi bir yasal belgeyle bu iş TBMM’nin karar vermesiyle yapılmalıdır. Bu yardımın askeri olmaması durumunda ise miktarın Başbakanca belirlenmesi bizce uygundur ama şu var ki bu yardımın hangi kategorilerde olacağı ve hangi sınırlamalara bağlı tutulacağı da olabildiğince belirtilmelidir.

Bu madde yukarıda belirttiğimiz gibi Anayasanın 67 nci maddesinin 3 üncü fıkrasıyla çıkacak bir tezkere izni ile mümkün olabilmektedir ve Anayasanın ilgili maddesi de bu süreyi on beş günle sınırlamıştır yani bir yasa bunun süresini arttıramaz veya bu izni kalıcılaştıramaz çünkü Anayasa bu izin için gereken koşulları ve gereken sınırlamaları tanımlamıştır. Anayasanın belirlediği bir kural Anayasaya karşı suiistimalci bir davranışla aşılamaz.

Madde eleştirileri dışında yasaya getireceğimiz bir diğer eleştiri de şudur ki Türk Hakları kavramından kastedilen nedir? Yasanın amacının ayrıntılı olarak açıklanması ve hatta gerekçenin oluşturulması gerekmektedir ancak ne yazık ki TCRP’de yasama faaliyetlerinin genelinde bunlar önemsenmeyerek önemli hukuki açıklıklar oluşmaktadır. Yasayı sunan ise bir milletvekili olduğundan bu konuda şeklen bir sıkıntı yoktur.

Okuduğunuz için teşekkür ediyor iyi akşamlar diliyoruz.